Sevgili okurlarımız, Siemens Türkiye HES ve Okyanus Teknolojileri Satış ve Proje Yöneticisi Emine Uzun ile yaptığımız güzel sohbeti sizlerle paylaşmak isteriz.
Yenilenebilir enerjiler bağlamında Türkiye hidroelektrik sektörünü değerlendirir misiniz? Sektörün işleyişini; yasal düzenlemeler, pazar dinamikleri, mevcut ve uygulamaya geçirilmekte olan projeler bakımından nasıl buluyorsunuz?
Bildiğiniz gibi Türkiye’de hidroelektrik enerji santrali sektörü DSI ve EPDK tarafından mevcut su rezervleri göz önüne alınarak belirlenmekte. HES’lerle ilgili yasal düzenlemeler tamamen devlet kontrolünde gerçekleştiriliyor. 2000’li yılların başında Türkiye’de hidroelektrik enerjisi çok aktif bir pazar haline geldi. Bu nedenle, pazara hızlı giriş yapan ama doğru fizibilitesi yapılmamış pek çok proje ile karşılaşıldı.
Dolayısıyla hesapladıkları üretim değerlerine ulaşamayan yatırımcılar oldu. Bazı projelerin lisansları ikinci, hatta üçüncü kişilere satıldı ve bazı yatırım-cılar ise finansal kaynak bulamadıkları için projelerini tamamlayamadılar. Bu sebeplerden dolayı yarıda bırakılan ve tamamlanamayan çok sayıda HES projesi bulunuyor. Bununla birlikte bilinçli olan enerji firmaları, projelerinin fizibilitesini çok iyi yaparak doğru mühendislik firmalarıyla çalıştılar ve doğaya hiç zarar vermeden çok güzel projelerin ortaya çıkmasını sağladılar.
Sektörün zorlukları var mı? Değişmesini ya da olmasını istediğiniz şeyler var mı?
Az önce de değindiğim gibi sektördeki enerji yatırımcılarının doğru projeleri hayata geçirmesi çok önemli. Bunun yanı sıra HES sektöründe karşılaşılan en büyük problemlerden biri de finansal sorunlar. Projeler yapım aşamasında 1-2 yılda bitecek gibi tasarlanıyor ama inşaat işleri başladıktan sonra çok farklı ve beklenmeyen engeller çıkıyor. Örneğin iletim tünelleri yapımında karşılaşılan zeminin yapısı çok farklı olabiliyor ve bu nedenle proje zamanında tamamlanamıyor ya da hesaplanan rakamın çok üzerinde bir maliyetle karşı karşıya kalınıyor.
Siemens Türkiye olarak, biz bu projelerin sadece elektrik ve mekanik sistem ve çözümlerini tasarlayıp temin ediyoruz. Elektrik ve otomasyon sistemlerinin yanı sıra tesise en çok verimi sağlayabilecek türbin ve jeneratör tipini de belirliyoruz. Yüksek gerilim konusundaki küresel Siemens tecrübemizi de tesislere sunuyoruz.
Bizim sorumlu olduğumuz alanlarda çok zorluk çıkmıyor; projeler doğru tasarlanıyor, ürünler zamanında teslim ediliyor ancak inşaatta yaşanan zorluklardan dolayı projelerde zaman zaman gecikmeler olduğu görülüyor. HES yapımlarında en zor aşama inşaat, çünkü su ile mücadele etmek, mevcut durumdaki yatağını değiştirmek gerekebilyor, ayrıca suyu belirli bir yerde toplamak, taşımak, iletmek için zorlu aşamalar gerekiyor, bu konuda inşaatçı firmalar çok büyük zorluklarla karşılaşabiliyor.
HES karşıtlarına neler söylemek istersiniz?
Her projeyi eşit değerlendirmemek gerekiyor, ülkemizde ve dünyada enerji ihtiyacı var ve bu doğrultuda temiz ve yenilenebilir enerji kaynakları çok önemli. Projeler doğru değerlendirilip doğru tasarlanırsa doğaya zarardan çok fayda getirecektir. Projeler bilinçli ve doğaya saygılı yatırımcılar ile yapılmalı. İnşaat ve mimari projelerde cihaz yerleşimlerinin en minimize edilmiş ölçülerde ve doğru alanlara yapılmasını öneriyor ve bu konuda katkıda bulunuyoruz. Ayrıca sularda yasayan balık ve diğer canlıların yaşamını devam ettirmesi için gereken şartların sağlanması yönünde fikir ve önerilerimizi mutlaka belirtiyoruz.
HES’ler yenilenebilir enerji kaynaklarıdır. Projeler doğru yerlere planlandığı takdirde çevreye duyarlı santraller yapılabilir. Özellikle Dere tipi Projeler doğru planlandığı ve santraller birbirlerinin bıraktıkları kuyruk sularını kullandıkları takdirde çevreye verdikleri zarar en düşük seviyeye indirgenmiş oluyor.
Burada planlama yapılırken özellikle can suyu denilen suyun bırakılması gerekiyor. Suda yaşayan canlılar için balık geçitlerinin projelendirilmesi, ona göre balıkların gecisini saglayan türbinlerin ve kuyruk su cıkışlarının tasarlanması gerekiyor.
HES’lerde kullanılan türbin ve jeneratörler çalıştığında karbon salımı diğer teknolojilere kıyasla oldukça düşük, minimum seviyede kalıyor. Gürültü seviyeleri de düşük. Sadece projeler yanlış planlama ile doğru olmayan yere yapılırsa veya su kaynakları yanlış kullanılırsa o zaman doğaya zarar verebilir. Suyun taşındığı iletim hatları, tüneller ile doğru şekilde yapıldığında yine doğaya bir zararı yok.
Bazı projelerde açık su kanalları yapılıyor ve üzeri kapatılmıyor. Örneğin, onlar doğaya ve canlılara zarar verebilir. Bu su kanalları köylülerin arazisinden geçebiliyor ya da geçtikleri yerlerde ağaçlar kesilebiliyor, açık kanallara hayvanlar düşebiliyor bu durumda çevreciler doğal olarak tepki gösteriyor.
Bizim yaptığımız birçok projede su, tünellerden ve kapalı cebri boru dediğimiz borularla taşınıyor ve çevreye duyarlı oldukları için etkinleri en aza indirgenmiş oluyor. Bununla birlikte HES’lerde kullanılan teknolojide sularda kesinlikle ekstra bir kirlenme olmuyor.
Sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Sektörde büyük projelerin bir kısmı tamamlandı. DSİ’nin belirttiğine göre 2020 yılına kadar 30 GW’lık bir pazar payı planlanmış. Türkiye’deki su kaynakları bu doğrultuda belli, şu an devam eden ve lisansı verilmiş projeler tamamlandığında pazar belli bir doyuma ulaşacaktır. Ancak çok küçük mikro HES projeleri geliştirilebilir. 2020 yılına kadar sektörde projeler devam edecek ve tamamlanmış işletmeye alınmış projelerin servis, bakım, yenileme projeleri gündeme gelecek ve sektörde servis ihtiyacı artacak.
Bunun dışında dalga enerjisiyle ilgili çalışmalar yapılabilir ve Türkiye denizlerindeki dalga enerjisine yönelik ürünler geliştirilebilir. 2023’ten sonra dalga teknolojisine doğru bir gidişat olabileceğini düşünüyorum. Çünkü çevreye duyarlı ve yenilenebilir bir kaynak. Siemens’in de portföyünde bulunan okyanus teknolojisi ve denizler için yürütülen Ar-Ge çalışmalarıyla denizlerdeki potansiyel enerjinin kullanımı ön plana çıkabilir.
Burada Siemens’in yürüttüğü farklı bir çalışma da var. Örneğin Tuzla ve Ataköy’de biyolojik arıtma yapan tesisler var ve burada nerdeyse safa yakın su çıkarılıyor. Biz, buralara uygun çözümlerle HES projeleri önerdik, şu anda altyapı çalışmalarını yapıyoruz. Bundan sonra arıtma tesislerine, çok küçük su birikintilerine, derelere mikro HES’ler yapılabilir.
Önümüzdeki yaz kuraklık nedeniyle üretimin düşeceği ve elektrik fiyatlarının artacağı konuşuluyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
2013 yılı da aslında önceki yıllara göre kurak geçti, DSI verilerine göre belli yıllar kurak geçeceğine dair öngörüler bildiriliyor, birkaç yıldır da zaten kurak tabir edilen dönemdeyiz. Bu durumda elektrik fiyatlarına yansıma olabilir. Firma olarak hidroelektrik sektöründeki faaliyetleriniz hakkında bilgi verir misiniz? (Elektrik üretim portföyünüz, yatırımlarınız, ekipman üretimleriniz vb.)
Siemens olarak ünite başı 30 MW’a kadar inşaat işleri hariç Elektro-Mekanik bölümleri için (türbin-jeneratör, elektrik, otomasyon) anahtar teslimi EPC mantığıyla çözümler sunuyoruz. Orta gerilim sistemlerinde az bakım gerektiren vakumlu ürünler sunuyoruz. Yakında gaz izoleli ürünlerle komple bakımsız çözümler de sunmaya başlayacağız. Siemens HES projelerinde ‘Small Hydro’ çözümleriyle öne çıkıyor. Büyük çaplı hidroelektrik santraller için VOITH’le kurduğumuz iş birliği çer çevesinde çalışıyoruz.
Bu tür projelerde VOITH türbin ve jeneratörü temin ediyor. Küçük HES’lerde ise Siemens Avusturya ekibiyle birlikte hareket ediyoruz. Small Hydro sistemlere yönelik Uzmanlık Merkezi’miz Avusturya’da bulunuyor. Avrupa ve Avusturya’da kullanılmış çok uygun çözümleri Türkiye’ye adapte ettik. Bu konuda yüksek teknolojili otomasyon, koruma ve senkronizasyon sistemlerimizi çok daha uygun maliyetle pazara sunuyoruz. Bu üstün teknolojili ürünleri çok uygun maliyetlerle sunduğumuz içinde müşterilerimize rekabet avantajı sağlıyoruz. Siemens Ar-Ge ekipleri daha yüksek teknolojiyle daha uygun fiyata çözümler üretmek için çalışıyor.
30 MW’a kadar olan sistemlerde ise Siemens elektrik ve mekanik tüm ürünlerin sorumluluğunu alarak EPC mantığıyla çözüm getiriyor. Yani bir HES’in türbini ve jeneratörü dahil olmak üzere içerisinde bulunan tüm mekanik ekipmanların ve elektrik ekipmanlarının projelendirilmesi, temini, yerinde montajının yapılması, devreye alınması hatta işletmede çalışacak personelin eğitilmesi ve komple santral devreye alınıp işletmeye başladıktan sonra da servis hizmetlerini kapsıyor. Komple santralin elektrik üretim aşamasında kullanılan elektrik ekipmanları, enerjinin iletiminde kullanılan yüksek veya orta gerilim seviyesindeki elektrik ekipmanlarıyla sistemlere komple çözüm sunuyoruz.
Burada Siemens’in güçlü olduğu ürünler; özellikle iletim, dağıtımda kullandığımız orta ve yüksek gerilim ekipmanlarımız, koruma, senkronlama ve otomasyon sistemlerinde kullanılan tüm cihaz ve komple çözümler. Şu an özellikle orta gerilim sistemlerinde sunduğumuz vakum kesicili pano çözümü çok az bakım gerektirmesiyle oldukça avantajlı bir çözüm. Ar-Ge çalışması devam eden ve Almanya’da üretilen gaz izoleli orta gerilim hücrelerimiz var, onları piyasaya sunduğumuz zaman; onlar da minimum bakım gerektiren ürünler olarak piyasada yerini alacak.
Varsa, rakiplerinizden üstün olduğunuz teknolojiler veya müşteriye sunduğunuz farklı hizmetler/ürünler nelerdir?
Anahtar teslimi çözümler sunabildiğimiz gibi tek tek ürün ve/veya montaj, devreye alma, servis gibi hizmetler de sunabiliyoruz. Özelikle komple elektrik ve otomasyon sistem çözümlerinde çok üst teknoloji kullanıyoruz. Bu yüsek teknolojinin özelliklerine değinmek gerekirse; orta gerilim sistemlerinde vakum kesicilerle az bakım ve yakında gaz izoleli ürünlerle bakım gerektirmeyen ürünler sunuyoruz. Ayrıca otomasyon, koruma ve senkron sistemlerimiz ile üstün teknolojik çözümler ile farklı ve üstünüz. Türk mühendis ve servis elemanlarımızla 7/24 servis hizmeti verebiliyoruz.
Elektrik ve otomasyondaki lider konumumuzla rakiplerimizden farklılaşıyoruz. Siemens, Türkiye’ye ilk giren elektrik ve otomasyon sistemleri sunan firma ve Türkiye’deki elektrik ve elektronik pazar payı çok yüksek. Ayrıca oldukça yüksek teknoloji ve sorunsuz ve kolay çözümler sunuyoruz. Projeler bittikten sonra müşterilerimize hızlı ve kolay servis hizmeti sağlayabiliyoruz. Siemens olarak Türkiye ve Avrupa menşeli ürünler kullanıyor ve Türkiye’de hemen hemen her yerde 7/24 servis hizmeti sunuyoruz. Bu yüzden pazardaki payımızın büyüklüğünü koruyacağını düşünüyorum.
Siemens elektrik ve otomasyona yönelik tüm ürünlerini Türkiye’de dizayn ediyor. Mühendisliği ve proje yönetimi Türkiye’de yapılıyor. Pazara yönelik ürünlerimiz bir kısmı Gebze, bir kısmı Kartal fabrikalarımızda üretiliyor. Mühendislik, devreye alma ve montaj ekibimiz, servisimiz ve proje yönetimimiz Türk yerli elemanlardan oluşuyor. Ürünlerde ise, yüzde 80-90 oranlarında yerli üretim yapıyoruz. Küçük HES’ler için Avusturya merkezinin sadece uzmanlığından ve Ar-Ge çalışmalarından destek alıyoruz.
Elektrik ve Otomasyon Sistemleri Siemens tarafından tamamlanan bazı projelerimiz şöyle:
BERKE HES ADANA 510 MW TAHTA HES ADANA 15 MW BAĞIŞLI HES (Hakkari Yüksekova Zap Suyu) 3X10 MW
UZUNDERE HES RİZE: 2X35 MW UZUNÇAYIR HES TUNCE-Lİ:3X35MW
KAYABÜKÜ HES BOLU :3X4,5MW BAĞIŞTAŞ II HES ERZİNCAN: 3X16 MW
YEDİGÖZE HES ADANA: 3X105 MW
ARAKLI 1-2-3-4 HES TRABZON: 20 MW
KARGI HES ÇORUM: 102 MW ÇAMBAŞI HES RİZE 45 MW
SIEMENS