Çalışanlarımızın büyük çoğunluğu yöneticisinden memnun değildir. Özellikle son yıllarda kurumsallıktan uzaklaşan şirketlerimizi, görev yaptığı masanın gerekliliklerine göre değil de sözünden çıkmayacak özelliklere sahip kişileri masaya oturtan bir anlayışla yönetmeye çalışıyoruz. Bu tür yöneticiler ve yönetim; zeki, yetenekli, açık sözlü ve gelişime açık çalışanlarından şikâyetçiler. Çünkü yönetemiyorlar ve onları anlayamıyorlar. Hatta anlamayı bile istemiyorlar. Kendilerinden beklendiği gibi söyleneni yapsın, biat etsin ama çok iyi üniversitelerden mezun ve birkaç yabancı dili bildikleri halde yeteneklerini sınırlı kullansın istiyorlar. Karşılıklı bir çatışma içerisinde şirketlerimiz verimsiz, dünyaya açılamayan ve rekabete yenik bir şekilde kârsızlıktan şikâyetçi hale gelmiş durumda. Oysa o masaya uygun yetenek ve nitelikte seçilen yöneticiler ve onlarla çalışmayı bilen şirketlerde ise durum tam tersidir. Çünkü masasını dolduran etkin lider yöneticiler, kendilerine tıpa tıp benzeyen taklitler aramazlar. “Bu kişiden hoşlanıyor muyum?”, “Bana rakip olur mu?”, “Otoriterimi sarsar mı?” gibi soruları sormazlar kendilerine. Onlar çalışanın performansı, standartları ve becerilerine odaklanırlar. Çalışanların güçlü bir yapıya sahip olmalarından korkmazlar, aksine bununla övünürler. Bir yöneticinin yönetsel becerisi ve yetkinliği zayıf ise tek bildiği yol koltuğunun gücünü kullanmaktır. Kısacası “korku” ile yönetmeyi seçer. Kötü bir yöneticin en çok sevdiği tutum, korku yaratmak ve korku ile yönetmektir. Böylece kendini ve koltuğunu güvencede hissedecektir. Daha da önemlisi bilgisizlikten kaynaklanan yüksek egosunu tatmin edecektir, kendini güçlü hissedecektir. Aslında kullanmaya çalıştığı koltuğunun gücüdür. Bu güç liderlikten, bilgiden ve değişime açık olmaktan gelmemektedir. Gelemez de, çünkü bunlara sahip olmadığının bilincindedir.
Kötü yöneticiler ve onların çalışanlarda yarattığı psikolojik ve bedensel yorgunluk, bıkkınlık, stres ve mutsuzluk özellikle son yıllarda ülkemizde giderek artmaktadır.
Liyakatin yerine yönetim kademelerine kendi sözünden çıkmayacak, basiretsiz, konuya hâkim olmayan, genel kültürü zayıf, çağa ve teknolojiye ayak uyduramamış kişiler özellikle yerleştirilince hem kamuda hem özel sektörde kötü yöneticiler ve kötü yönetim iş hayatımızın ve çalışanlarımızın önemli bir sorunu hale gelmiştir. Herkes için iş bulmak ya da var olan işini korumak zaten büyük bir zorluk haline gelmiştir. Bir de bu tür tepeden inme, oturduğu koltuğun niteliklerine sahip olmayan, insani ilişkileri zayıf, emme basma tulumba gibi söyleneni yapması istenen, o koltuk için yeterli olmayan yetkinliklerini yüksek egosu ile tamamlamaya çalışan yönetici yapılmış bu kişilerle çalışanlar gününün 10-12 saatini aynı ortamda birlikte geçirmek zorunda kalıyorlar.
Okumaya devam etmek için lütfen buraya tıklayınız.