Hidrolik Pnömatik sektöründe “Milat” olarak kabul edilen Hidrolik Pnömatik Kongresi, Makina Mühendisleri Odası tarafından İstanbul ve İzmir Şubesi yürütücülüğünde bu yıl 22-25 Ekim tarihlerinde İstanbul Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi’nde gerçekleştirilecek. TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Sekreteri ve HPKON Düzenleme Kurulu Başkanı Yunus Yener ile 7. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi hakkında görüştük.
Hidrolik Pnömatik Kongresi’nin ilk oluşumu ve geçmişi hakkında bilgi verir misiniz?
İçerik
Odamız, üyelerinin çoğunlukta olduğu meslek alanlarındaki sorunların çözümüne yönelik platform yaratma konusunda sürekli çalışmalar gerçekleştirmekte. Hidrolik Pnömatik sektörünün içinde var olan tarafları, o güne kadar bir araya getirecek bir platformun olmadığını tespit etmemizin ardından 1999 yılında ilk Hidrolik Pnömatik Konferansı ve Sergisi’ni gerçekleştirdik. Bugüne kadar altı kez düzenlenen kongrenin gördüğü ilgi ve bugün yedincisini düzenliyor olmamız ne kadar doğru karar verdiğimizin anlamlı bir göstergesidir diye düşünüyorum.
Efes Convention Center’da ilk kez düzenlenen kongrelerin ardından Kültürpark Fuar Alanı’nda ve en son kendi mekânımız olan MMO Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde düzenlenen kongremiz her geçen gün sektörde kendisinden daha fazla söz ettirmeyi başardı.
İstanbul ve İzmir Şubelerimizin birlikteliği ile bugüne kadar İzmir’de düzenlenen Hidrolik Pnömatik Kongrelerini, sektör temsilcilerinin önerileri de değerlendirilerek bu yıl 22-25 Ekim tarihlerinde İstanbul’da düzenleme kararı aldık. İstanbul’da Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi’nde gerçekleştirilecek kongre bizler için de çok önemli bir deneyim olacak. İzmir ile özdeşleşmiş olan Hidrolik Pnömatik Kongrelerini bu yıl İstanbul’da düzenleyerek, bugüne kadar oluşan deneyim ve birikimi Şubelerin birbirleriyle paylaşması ve etkinliği nitelik olarak daha da yukarılara taşınmasını amaçlıyoruz. Ayrıca sektör temsilcilerinin İstanbul’da düzenleme taleplerini de yerine getirmiş oluyoruz. Zaten geçmiş yıllarda hidrolik pnömatik alanında bilgilendirme platformlarımız sadece İzmir’deki kongre ile sınırlı kalmadı ve Gaziantep, Denizli, Bursa, Adana ve Konya’da yerel firma ve temsilcilerinin izleyici olarak katıldığı bölgesel toplantılar gerçekleştirildi.
Efes Convention Center’da ilk kez düzenlenen kongrelerin ardından Kültürpark Fuar Alanı’nda ve en son kendi mekânımız olan MMO Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde düzenlenen kongremiz her geçen gün sektörde kendisinden daha fazla söz ettirmeyi başardı.
İstanbul ve İzmir Şubelerimizin birlikteliği ile bugüne kadar İzmir’de düzenlenen Hidrolik Pnömatik Kongrelerini, sektör temsilcilerinin önerileri de değerlendirilerek bu yıl 22-25 Ekim tarihlerinde İstanbul’da düzenleme kararı aldık. İstanbul’da Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi’nde gerçekleştirilecek kongre bizler için de çok önemli bir deneyim olacak. İzmir ile özdeşleşmiş olan Hidrolik Pnömatik Kongrelerini bu yıl İstanbul’da düzenleyerek, bugüne kadar oluşan deneyim ve birikimi Şubelerin birbirleriyle paylaşması ve etkinliği nitelik olarak daha da yukarılara taşınmasını amaçlıyoruz. Ayrıca sektör temsilcilerinin İstanbul’da düzenleme taleplerini de yerine getirmiş oluyoruz. Zaten geçmiş yıllarda hidrolik pnömatik alanında bilgilendirme platformlarımız sadece İzmir’deki kongre ile sınırlı kalmadı ve Gaziantep, Denizli, Bursa, Adana ve Konya’da yerel firma ve temsilcilerinin izleyici olarak katıldığı bölgesel toplantılar gerçekleştirildi.
Sektörün durumu hakkında genel bir bilgi verir misiniz?
Akışkan gücü sektörü, kontrol ve otomasyon teknolojileri aracılığıyla pek çok üretim alanında yer alan, makina mühendisliğinin en nitelikli hizmeti üretebildiği önde gelen uygulama alanlarından birisi. Mekanik, elektronik, bilgi işlem, programlama gibi disiplinler arası niteliğiyle mekatronik anlamında, katma değeri yüksek özgün çözüm ve projeleri kolayca üretebilecek bir sektör.
Kongrenin ilk yıllarında sektörün emeklemesinden bahsederken bugün sektörün ihtiyacı olan ekipmanların önemli bir kısmı ülke içinde üretilir hale gelmiştir. 2000’li yılların başında çoğunlukla iç piyasaya yönelik üretim yapan sektör üreticileri, ülkemizde sık yaşanan krizler ve iletişim sektörünün gelişmesi ile birlikte ihracata yöneldi. Bugün sektörde ithalatçı firmaların yanında üretici ve ihracatçı firmaların sayısının arttığını, özellikle hidrolik pompa, silindir, valfler, hidrolik hortum ve bağlantı elemanları konusunda yerli üreticilerin önemli ölçüde söz sahibi olduğunu ve ihracat yaptıklarını görmek, özellikle ülke Hidrolik ve Pnömatik sektörü için sevindirici.
Sektörde bugünkü temel sorunların; AR-GE olanak ve desteklerinin yetersizliği, sektörle ilgili teknolojik ve endüstriyel birikim yetersizliği, sermaye ve finansman yetersizliği, istikrarlı ve güvenilir iç pazarın olmaması, maliyet girdilerinin (enerji fiyatları vb.) yüksek oluşu, standartlara uygun olmayan ithalat ve haksız rekabet olduğunu ifade edebilirim.
Buradan hareketle; hidrolik pnömatik sektörü kendi standartlarını, kalite kriterlerini ve etik kurallarını oluşturmalı ve güncelleştirmeli. Haksız rekabetin önlenmesi için standartların geçerliliği ve uygulanması sağlanmalı, bu konuda kullanıcıların ve makina imalatçılarının çok iyi bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi için sektöre çok büyük görev düşmektedir. Ayrıca ihtiyaç duyulan standartların oluşturulmasında sektöre de büyük görev düşmektedir.
Yerli üreticilerin sadece iç pazarda kendilerini büyütmeleri ve geliştirmeleri çok zor, bu nedenle yerli üreticiler dış satıma yönelmeli ve bunun için gerekli teknolojik ve finansal altyapı çalışmaları ise ilgili devlet birimleri tarafından mutlaka teşvik edilmeli.
Son yıllarda gelişmiş ülkelerin katma değeri daha yüksek ürünlerin üretimine yönelmeleri, üretim maliyetlerinin yüksekliği, AB ülkelerinin çevre gibi yasal düzenlemeler nedeniyle bazı ürünlerin üretilmesinden vazgeçmesi gibi sebepler, birçok sanayi üretiminin gelişmekte olan ülkelere kaymasına neden oldu. Bu nedenle ülkemizin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkeler, gerek üretim ve gerekse yatırım anlamında ilgi çekmekte. Bu anlamda, sektörümüz de bu ilgiden payını almakta. Bu sürecin bir süre daha devam edeceği düşünülürse sektörün bu noktayı iyi değerlendirmesi gerekmekte.
Ülkemizde hidrolik pnömatik sektörünün büyüklüğünün rakamsal olarak hangi boyuta ulaştığı ve ürün grupları bazında dağılımın ne olduğu halen belirsiz. Bu konu, hem sektör firmalarının orta ve uzun vade stratejilerini oluşturmalarında, hem de sektörün genel olarak sorunlarının çözümünde bir engel olarak durmakta.
Kongrenin ilk yıllarında sektörün emeklemesinden bahsederken bugün sektörün ihtiyacı olan ekipmanların önemli bir kısmı ülke içinde üretilir hale gelmiştir. 2000’li yılların başında çoğunlukla iç piyasaya yönelik üretim yapan sektör üreticileri, ülkemizde sık yaşanan krizler ve iletişim sektörünün gelişmesi ile birlikte ihracata yöneldi. Bugün sektörde ithalatçı firmaların yanında üretici ve ihracatçı firmaların sayısının arttığını, özellikle hidrolik pompa, silindir, valfler, hidrolik hortum ve bağlantı elemanları konusunda yerli üreticilerin önemli ölçüde söz sahibi olduğunu ve ihracat yaptıklarını görmek, özellikle ülke Hidrolik ve Pnömatik sektörü için sevindirici.
Sektörde bugünkü temel sorunların; AR-GE olanak ve desteklerinin yetersizliği, sektörle ilgili teknolojik ve endüstriyel birikim yetersizliği, sermaye ve finansman yetersizliği, istikrarlı ve güvenilir iç pazarın olmaması, maliyet girdilerinin (enerji fiyatları vb.) yüksek oluşu, standartlara uygun olmayan ithalat ve haksız rekabet olduğunu ifade edebilirim.
Buradan hareketle; hidrolik pnömatik sektörü kendi standartlarını, kalite kriterlerini ve etik kurallarını oluşturmalı ve güncelleştirmeli. Haksız rekabetin önlenmesi için standartların geçerliliği ve uygulanması sağlanmalı, bu konuda kullanıcıların ve makina imalatçılarının çok iyi bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi için sektöre çok büyük görev düşmektedir. Ayrıca ihtiyaç duyulan standartların oluşturulmasında sektöre de büyük görev düşmektedir.
Yerli üreticilerin sadece iç pazarda kendilerini büyütmeleri ve geliştirmeleri çok zor, bu nedenle yerli üreticiler dış satıma yönelmeli ve bunun için gerekli teknolojik ve finansal altyapı çalışmaları ise ilgili devlet birimleri tarafından mutlaka teşvik edilmeli.
Son yıllarda gelişmiş ülkelerin katma değeri daha yüksek ürünlerin üretimine yönelmeleri, üretim maliyetlerinin yüksekliği, AB ülkelerinin çevre gibi yasal düzenlemeler nedeniyle bazı ürünlerin üretilmesinden vazgeçmesi gibi sebepler, birçok sanayi üretiminin gelişmekte olan ülkelere kaymasına neden oldu. Bu nedenle ülkemizin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkeler, gerek üretim ve gerekse yatırım anlamında ilgi çekmekte. Bu anlamda, sektörümüz de bu ilgiden payını almakta. Bu sürecin bir süre daha devam edeceği düşünülürse sektörün bu noktayı iyi değerlendirmesi gerekmekte.
Ülkemizde hidrolik pnömatik sektörünün büyüklüğünün rakamsal olarak hangi boyuta ulaştığı ve ürün grupları bazında dağılımın ne olduğu halen belirsiz. Bu konu, hem sektör firmalarının orta ve uzun vade stratejilerini oluşturmalarında, hem de sektörün genel olarak sorunlarının çözümünde bir engel olarak durmakta.
Geleceğe ilişkin hidrolik pnömatik alanında yapılması gerekenler nelerdir?
Hidrolik ve pnömatik sektöründe AR-GE çalışmaları ana sanayiden gelen geri bildirimler ile düzenli olarak sürdürülmekte. Burada önemli nokta ana sanayi ve yan sanayi arasındaki iletişim ve güven bağının korunması. Özellikle yurtdışında her yıl düzenli olarak organize edilen uluslararası kongreler ve yürütülen akademik çalışmalar sektörün rekabetçi kalması için büyük öneme sahip. Türkiye’de en önemli eksiklik olarak mevcut akademik çalışmaların yeterince desteklenmemesi ve akademik çalışma yapılabilecek fiziki şartların oluşturulmasındaki başarısızlıklar görülmektedir. Gerek uzak doğudan gelen ucuz ürünler, gerekse elektro-mekanik çözümler gibi alternatiflere karşı güçlü bir şekilde ayakta durulabilmesi için sektörün üniversitelerle işbirliği yaparak düzenli AR-GE çalışmaları yürütmesi gerekmekte. Bu çalışmaları yaparken organizasyonun güçlendirilmesi için teknolojik araştırmalarda üniversitelerle birlikte çalışılmalı.
Sektörün başarması gereken bir konu da üniversitelerin Makina Fakültelerinden birinde Akışkan Gücü Bölümü oluşturulması ve bu bölümün sektörle işbirliği yaparak araştırma geliştirmeye yönelik makina ve ekipmanlarla donatılmasıdır.
Avrupa`daki gelişmeler, ülkemiz sektörüne karşı maliyet avantajı taşıyan Uzakdoğu firmalarının Avrupa`ya karşı lojistik dezavantajı gibi nedenler yüzünden ülkemizde hidrolik-pnömatik makine imalat sanayine ve bu sanayilere komponent üreten firmalara önemli bir şans tanımakta. Ancak bu şansı kullanacak firmalarımızın çok kısa sürede etkin AR-GE çalışmalarını yürütmeleri, bugüne kadar pazarda üretilen ürünleri değil pazarın gelecekte ihtiyacı olacak ürünleri tasarlamaları ve müşterilerinin beklentilerinin üzerine çıkmayı başarmaları gerekmekte.13
Sektörün başarması gereken bir konu da üniversitelerin Makina Fakültelerinden birinde Akışkan Gücü Bölümü oluşturulması ve bu bölümün sektörle işbirliği yaparak araştırma geliştirmeye yönelik makina ve ekipmanlarla donatılmasıdır.
Avrupa`daki gelişmeler, ülkemiz sektörüne karşı maliyet avantajı taşıyan Uzakdoğu firmalarının Avrupa`ya karşı lojistik dezavantajı gibi nedenler yüzünden ülkemizde hidrolik-pnömatik makine imalat sanayine ve bu sanayilere komponent üreten firmalara önemli bir şans tanımakta. Ancak bu şansı kullanacak firmalarımızın çok kısa sürede etkin AR-GE çalışmalarını yürütmeleri, bugüne kadar pazarda üretilen ürünleri değil pazarın gelecekte ihtiyacı olacak ürünleri tasarlamaları ve müşterilerinin beklentilerinin üzerine çıkmayı başarmaları gerekmekte.13