Connect with us

Genel

Pandemiyle yaygınlaşan uzaktan çalışma ile ofislerin cazibesi azaldı mı?

Yayın Tarihi:

on

Pandemi ile birlikte hem iş yapış biçimlerimiz hem de çalışma alışkanlıklarımız ve çalışma metotlarımız değişti. Birçok şirket Pandemi sonrasında yaşadığı krize uyum sağlamak için şirketin krizde yakalandığı durumun fotoğrafını çekmekle işe başladı. Çekilen fotoğraf sonrası görülen mevcut durum ile uzun sürecek Pandeminin ortaya çıkaracağı yaşam değişikliğinin arasındaki farkın bir analizini yaparak bu dönemde şirketin geleceği için eksikliklerine yönelik yenilikçi yöntem, proses ve stratejileri belirlemek her şirket için analiz edilmesi gereken bir konuydu. Şirketin sağlıklı büyümesi ve rekabette fark yaratması için değişim ve yenilikçi metotların şirkete entegre edilmesi kriz dönemlerinde hem zorunlu hem de gelecek için çok önemli bir fırsattır. Hepimizin gördüğü, ancak değişmekle değişime direnmek arasında gidip geldiği dönemi, her zamanki gibi değişenler kazandı. 

Şirketler bu dönemde en çok dijitalleşmenin önemini anladılar. Artık orta vadede tüm şirketlerin dijitalleşmeye yatırım yapması ve bu konuda proaktif olmaları gerekmektedir. Pandemi öncesi çoğu şirket, çalışanı ile  “home office” çalışmayı ya bilmiyor ya da kontrol edemeyeceğini düşünüp zaten istemiyordu. Artık Y kuşağı ile çalıştığımız ve Z kuşağının da iş hayatında olacağı bu yıllarda çalışanı ofiste görmek istemenin, fabrikadaki gibi sabah giriş akşam çıkış saatlerini kontrol etmenin bir anlamı olmadığını gördük. Y ve Z kuşağı gibi internetin, akıllı telefonların ve sosyal medyanın içerisinde büyümüş bir kuşağı ofis duvarları ile sınırlamanın nasıl verimsiz olduğunu anladık. Şimdi artık “home ofis” çalışma kavramını şirketlerimizde öne çıkartmaya başladık. Böylece hem sabit masraflardan tasarruf etme fırsatı elde ediyor (şube, ofis, şehir bazında kiralık yerler ve buna bağlı sabit giderler), hem de müşterilere daha yakın ve hızlı hizmet verebiliyoruz. Çağrı merkezi (Call Center) dahil servis hizmetlerinin bile gerekli alt yapı kurulduğunda artık çalışanlar tarafından evden çalışma ile mümkün olduğunu Pandemi sayesinde uygulayarak yaşadık. Baktık ki işler ofise gelmeden de yürüyor, servis hizmetleri verilebiliyor, siparişler online alınabiliyor, eğitimler online yapılabiliyor ve satış görüşmeleri internet üzerinden kolaylıkla yapılabiliyor. Daha da güzeli ofise çağrılmadan, onlarca kilometre yol yapıp sadece birkaç saat için haftalık veya aylık toplantılara katılmak için günlerini harcamaya gerek kalmadan internet üzerinden ister birebir, isterseniz grup toplantılarını çok verimli bir şekilde yapabiliyorsunuz. Bu toplantılar için seyahatler, ülkeler veya şehirlerarası uçuşlar, konaklamalar, saatlerce sıkıcı ve bitmeyen toplantılardaki zaman kayıpları gibi birçok verimsizliğinde nasıl ortadan kalkacağını gördük ve emin olduk. 

Ofise veya şirkete gelmeyen kişinin dalga geçtiğini, iş yapmak yerine kendine zaman ayırdığını ve bu nedenle mutlaka sabah ve akşam çalışanları ofiste görerek onların çalıştığına inanmak için kontrol etmeyi düşündüren egomuzun nasıl işe yaramadığını gördük. Ofise gelinmeden, günlük iş programlarını sanal ortamlarda yaparak, toplantı ve iş görüşmelerini internet üzerinden gerçekleştirerek; çalışanlarla iletişim, müşterilerle iletişim, çalışanların verimliliği, çalışanların performans ve raporlamaları gibi operasyonel birçok kontrol etmek istediğimiz konuların aslında ofise gelinmeden de yapılabildiğine inandık. 

Home ofis çalışmanın işten kaytarmak değil, aslında birçok bölgede ve birçok iş kolunda çok daha verimli olduğunu keşfettik. Çünkü denemek ve görerek inanmayı tercih edenler için bu tecrübeyi onlara yaşatacak bir Pandemi gerçeği vardı. 

Home ofis çalışanlarımızı nasıl yöneteceğiz, nasıl iş programları oluşturacağız, onlarla nasıl ve hangi sıklıkta online görüşme ve toplantılar yapacağız, nasıl şeffaf ve anlık bir raporlama ve bilgi akışı kuracağız gibi uygulamaya yönelik konuları bünyemizde hızlıca çözmeye odaklandık. Hem çalışanlarımızı hem yöneticilerimizi bu yeni alışkanlıklar konusunda eğittik, bilgilendirdik ve gerekli alt yapı eksiklikleri varsa bunlara yatırım yaptık. Değişmeden gelişemeyeceğimizi bize zorla öğreten bir Pandemi vardı. Bu yönleri ile Pandemi iş hayatımıza dijitalleşmeyi hızlıca yerleştirdi ve ofiste bedenen var olma zorunluluğunu ortadan kaldırdı. 

Şirketlerde birçok farklı raporlama programları; finansal takip ve analiz; satış, üretim ve lojistikte farklı software ve ERP modülleri kullanılmaktadır. Ya da çok basit programlarla sadece finansal ve satışa yönelik ana konular takip edilmektedir. Raporların hazırlanışı çok zaman almakta, elle sürekli başka raporlardan toparlanan bilgiler her defasında değişmekte ve güvensizlik yaratmakta, eksik veya hatalı bilgiler nedeniyle doğru analizler yapılamamakta veya çözüm üretmekte geç kalınmaktadır. Ayrıca hem orta hem üst düzey yöneticiler kendi alanlarında sorumlu olduğu işlere ait sonuçları günlük ya da anlık göremediği için, mevcut gidişatla ilgili aynı ay içerisinde müdahale veya önlem alma imkanı olamamaktadır.

Pandemi dolayısıyla home ofis çalışma düzeni, bize tek bir ERP sisteminin bir şirkette anlık işlerin takibinin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Tek bir ERP sistemi, herkesin anlık, online, aynı şeffaflıkla görmesini sağlar. Müşteriler de çok hızlı yanıt almakta ve satış ekipleri de müşterilerin performansı dahil her işlemi ERP üzerinden görüp doğru ve hızlı hizmet verebilir hale gelir. Üretimden lojistiğe, satıştan finansa tek bir ERP sistemi şirketlerimiz için zorunluluktur. Bu sistemlerin kullanımı, yetkilendirilmesi, mevcut verilerin güncellenmesi ve doğruluğunun sağlanması, çalışanların eğitimi gibi süreçlere zaman ve kaynak ayırmak gereklidir. 

ERP sistemleriyle beraber CRM programlarıyla satış ekiplerinin akıllı telefonlar, laptop ve bilgisayar ile internetin olduğu her yerde anlık bilgileri sisteme girip, anlık raporlama, iş programı, müşteri ziyaretlerinin programlanması, günlük aktivitelerin takibi, hedeflere göre ciroların müşteri bazında ve bölge bazında anlık görülmesi, projelerin takibi gibi birçok önemli ölçüm ve kontrol noktalarını da online takip etmeyi hedeflemeliyiz. Şirket içi evrak, kağıt ve belge ile yapılan tüm işler yok edilmelidir. Bu bize hem zaman hem hız kazandıracaktır. Kontrol ve çözüm becerilerimiz artacaktır. Bunlar da kar ve kazanç demektir, sağlıklı büyüme demektir. Çalışanın da esnek ve motiveli çalışması demektir. Bu tür sistemlerle yetkilendirme, onaylama, kontrol, denetim ve performans analizleri gibi birçok ölçümü çalışan ve yönetici bazında yapabilirsiniz. Hem daha şeffaf hem de çok adil olursunuz. Herkese açık ve şeffaf bir sistem olduğu için çalışan da endişe ve şüpheyi yok eder, tam tersine rekabeti artırır ve güven yaratır. 

Pandemi ile e-ticaret hacmi çok arttı. Ayrıca sosyal medya kullanımının ne kadar etkili olduğu ortaya çıktı. Online alışverişin oranı, bir ürünü almadan önce internetten araştırıp bilgi ve fikir alma gibi alışkanlıklar sürekli ve hızla artacaktır. Bu nedenle dijital pazarlama ve lojistik hizmetlerinin artık çok daha farklı platformlarda, hızlı ve fark yaratan mecralarda kitlelerde farkındalık yaratacak şekilde yapılmasının önemi ortaya çıktı. 

İnsanlar uzaktan çalışmaya alıştılar

İlk başlarda uzaktan çalışmaya veya evden çalışmaya zorlandık. İyi yönleri de vardı evden çalışmanın. Aileyle beraber kaliteli ve uzun zaman geçiremediğimizin günleri telafisi oldu. Onları gerçekten önemsediğimizi ve değer verdiğimizi bu kadar çok hissettirdiğimiz bir dönem belki de olmamıştı. Onlarla işten sıyrılarak öz benliğimizle uzun zamandır bu kadar doğal vakit harcayamadığımız bir dönemi, evden çalışmaya mecbur kaldığımız Pandemi sayesinde geçiriyoruz. Daha sağlıklı ve daha huzur dolu bir iş ve aile dengesi oluşturduğumuzu gözlemleyebiliyorum. Bu tarafı iyi kısımları. Ancak çevremde en çok gördüğüm şikayet ise evden çalışmanın zorluğu ve ev ortamındayken kendinizi soyutlayıp işe yönelik yoğunlaşacağınız bir ortam yaratmanın zorluğu. 

Ancak buradaki en önemli konu, ofiste olduğu kadar evden veya herhangi bir yerden eldeki dijitalleşme imkanlarının kalitesine bağlı olarak ofisle aynı kalitede iş yapabilme becerisinin olması. İllaki ofiste masada veya yöneticinizle veya ekibinizle aynı ortam bulunma zorunluluğunun olmaması. Çalışanlarınızı nerede ve nasıl işe dahil edebilmeyi, hangi sıklıkla ve nasıl iletişim kurabilmeyi, internet üzerinden düzenli ve planlı olarak görüntülü görüşmeler yapabilmeyi yönettiğinizde uzaktan çalışma ofiste çalışırken var olan birçok olumsuzluğu da yok ediyor görüşündeyim. Örneğin; ofiste çalışmada var olan işe gidip gelirken trafikte kaybedilen zaman kaybı ve stres, işteki yemek saatlerinin uzatılmasının getirdiği zaman kayıpları, toplantıların verimsiz ve pasif katılımla geçmesinin yarattığı verimsizlik, dedikodulara harcanan zaman, sigara ve kahve molalarındaki uzayan zamanların verimsizliği gibi olumsuzluklar uzaktan çalışmada olmuyor. Bu nedenle uzaktan çalışma ile ofiste çalışmanın yapılan işin niteliğine göre belirli oranlarda harmanlanması kesinlikle verimi artıracaktır.

Pandemiyle beraber karantinalar ortaya çıktığında, uzaktan çalışmaya geçiş çok hızlı bir biçimde gerçekleşti. Bazı şirketler bugün halen personelinin %25’ini ofiste çalıştıracak bir sirkülasyon ile çalışanlarını home ofis çalışmaya yönlendirmiş durumda. Bazıları %50 oranda personelini ofiste çalışmaya çağırıyorlar.

Uzun yıllardır trend olan büyük plazalardaki çalışma ofisleri ve bu ofislerin açık ofis olarak dizayn edilmesi birçok şirketi bu tür açık ofis düzenine veya plazaların lüks çalışma ortamlarına yönlendirmişti. Bu ofislerde sosyal iletişim ve etkileşim ön planda tutuluyor, çalışanlar için ortak toplantı alanları, kahve içme ve sohbet etme alanları, dinlenme mekanları ve camların kapalı olduğu çok iyi havalandırılan ortamlar yaratılmıştı.

Pandemi ile birlikte en büyük sorun, bu ofislerdeki açık ofis alanlarının hijyene aykırı şartlar taşıması, kişileri izole edememesi ve daha da önemlisi açılmayan pencereler nedeniyle taze hava girişinin olmamasıydı.  Pandemi ile birlikte ofislerdeki asansör kullanımları ve havalandırma sistemlerinin standartları; bunların nasıl kullanılmasına dair yönetmelikler ve kullanım esasları ilgili kurum ve kuruluşlarca yeniden tanımlandı ve yayınlandı. Ancak mevcut sistemlerin bu yeni yönetmeliklere uyumu veya tam olarak gereklilikleri sağlaması maalesef tam anlamıyla mümkün olamamaktadır. Açık ofisler yerine daha çok bölmeli alanlar, daha geniş koridor ve antreler, ortak alanlarda taze hava girişinin sağlanması, yüksek katlı binalardaki kalabalık asansör kullanımlarından kaçınma gibi birçok talep, gelecek plaza ofislerinin veya ofis çalışanlarının ön planda tutması gereken konular olacaktır.

Uzaktan çalışma kültürü ile artık personelin işe geliş gidiş saatini, ne kadar çalıştığını, nasıl çalıştığını kontrole alışmış bir yapıdan ve kafadan uzaklaşacağız. Tam tersine çalışanlarımız, özgürce kendi çalışma ortamını belirleyebilecekler. İstenilen sonuca mekan bağımsız, internetin ve dijitalleşmenin verdiği her türlü olanaktan yararlanarak ulaşacak beceri ve yetkinliğe sahip olarak ulaşacak şekilde evrimleşmeye devam edecekler. İşverenler ve yöneticilerimiz de çalışanlara daha fazla eğitim ve online özgürlük verecekler; en önemlisi onlara güvenmeyi öğreneceklerdir. 

Büyük ve lüks plazalardaki ofislere mi yoksa kapasitemizin yarısında yetecek daha fazla bölmeye, açık pencereye olanak tanıyan, az katlı olup asansörden çok merdiveni kullanmayı tercih edeceğimiz az katlı binalardaki sade ofisler mi tercih edilecek göreceğiz. Bence sağlıklı ortamları içerisinde barındıran sade ofisler veya katlar, plazalara göre tercih edilir duruma gelecektir. Plazalar, bu yeni koşullara göre ofislerinin büyüklüğünü, pencerelerin kullanılmasını, asansörlerin daha akıllı teknolojilerle hijyen koşullarına uygun dönüşümünü ve bölmeli bir oturma düzenine daha fazla odaklanacak iç dekorasyonu dikkate alarak yeniden yapılanacaklardır.

Kapasitemizin diğer yarısı ise uzaktan çalışmaya odaklanacak ve böylece bazı bölümler uzaktan çalışma ağırlıklı, bazı bölümler dönüşümlü olarak ofiste olacak ve bazı bölümler belki daha uzun süreli ofiste olacak şekilde bir harman yaratılacak. Bu hem masrafların kısılması hem esneklik hem yaratıcılık hem sağlıklı ortamlar ile çalışanların korunması, hem de hız açısından büyük avantajlar getirecektir. 

Pandemi sonrasında artık ofisten çalışmanın yanı sıra uzaktan veya home ofis çalışmak en çok tercih edilen çalışma biçimi olacaktır. Bu nedenle ofislerimizi yeniden düzenlemeye ihtiyaç olacaktır. Aynı zamanda home ofis ya da uzaktan çalışma ile ofis çalışmasının yeni bir harmanlamasını yapan bir çalışma düzeni oluşturmalıyız. Yarı zamanlı uzaktan çalışmalar, farklı ofis saati kurgulamaları, uzaktan ve ofisten çalışma kombinasyonu Pandemi sonrası yeni iş düzenimizin bir parçası olacaktır.

Online işe alım görüşmeleri, online eğitimler ve işe yeni başlayanların evine hoş geldin kahvaltılarının gönderilmesi artık birçok şirkette bugünün normali haline geldi. Yeni işe alınanların işteki uyum programları ve onlara yardımcı olacak kişilerle ilişkileri bile online ortamda yapılıyor artık. Online eğitimleri videolarla veya internet tabanlı toplantı programları ile yapılıyor. Satış ekiplerinin toplantıları, şirket içi eğitimler, yönetim toplantıları, tüm raporlamalar, pazarlama faaliyetlerinin hayata geçirilmesi gerekli pazarlama aksiyonları tamamen online olarak ve internet üzerinden yapılıyor. Herkes başta zorlansa da bu metotları kullanmayı öğrendi, alıştı ve artık benimsedi. Ürün lansman ve müşterilere tanıtım toplantıları çok büyük sayılarda katılımcıların dahil olduğu sanal toplantı ve etkinlik yönetimi ile yapılıyor. Bu konuda etkinlik yönetimi yapan ajanslar ve firmalar aşırı yaratıcı fikirler ve teknolojinin sunduğu en iyi olanakları birleştirerek müthiş gösteriler ve lansmanlar yapıyorlar. Ofisler gibi etkinlikler için otellerin büyük salonları bile artık anlamsız kaldı; otellerde çok büyük sahne dekorunun yer aldığı ve yüzlerce katılımcıyla büyük balo salonlarında yapılan lansman toplantıları artık, sanal ortamlarda bilgisayar ekranlarından izleyerek gerçekleşiyor.  

Ofislerimiz var olacak. Ama ofislerimizin oturma ve taze hava için gerekli mimari düzeninin değişeceği kesin. Eskisi kadar tam kadro ofiste oturacakmış gibi ofislerin büyüklüğüne karar verilmeyecek, kadroların yarısı uzaktan çalışacak şekilde ofis ihtiyaçları belirlenecektir. Yüksek katlı ve akıllı asansörler olsa bile asansör kullanımının az sayıda olacağı yapılar başka bir kriter olacaktır ofis seçerken. Ofisle uzaktan çalışmayı birlikte harmanlayan ve dijitalleşmenin tüm imkanları ile çalışanlarına bağımsız ama verimli çalışma şekli sunan tüm şirketler Pandemi sonrası bir adım önde olmaya devam edecektir. Z kuşağının yapısını da dikkate alarak, onları sınırlamadan ve kapalı bir alanda tutmaya zorlamadan, onlara güvenerek, online iletişimi ön planda tutarak ve çalışanlara teknolojinin ve internetin sunduğu tüm imkanları verecek bir iş yapma kültürüne geçmenin zamanı geldi de geçiyor. Ofis mi uzaktan çalışma mı tartışmalarından ziyade, ofisi geri plana alıp uzaktan çalışma yöntemini de kullanarak çalışanları trafiğin kaybettirdiği zamandan ve toplu taşıma ile ofisin getirdiği hijyen sorunlarından uzak tutmak ön planda olmalı.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 

Endüstri yüksek mühendisi ve makine mühendisi olarak 30 yıla yakın uluslararası şirketlerde Türkiye, Ortadoğu, Avrupa ve Afrika’da üst düzey yöneticilik deneyimleriyle hem endüstriyel hem de bireysel uygulamalarda enerji verimliliği, ısıtma, soğutma ve otomasyon konularındaki uzmanlığını; satış, pazarlama ve satış sonrası hizmetler tecrübesini; şirketlerdeki değişim yönetimi ve liderlik konularındaki yönetselliğini yurt içinde ve yurt dışında şirketlere ‘’yönetim danışmanı’’ olarak kendi şirketi ile aktarmaya devam etmektedir.

Genel

Türkiye’nin ve dünyanın en iyileri için köklü deneyim ve yenilenen teknolojiyle “terzi usulü” pompacılık!

Yayın Tarihi:

on

Yazar:

Pompa üretimindeki 40 yılı aşan uzmanlığıyla katma değeri yüksek pompalar tasarlayan ve üreten Göksan Pompa, müşteri ihtiyaçlarına özel, terzi usulü mühendislik hizmeti veriyor. Ekonomik, uzun ömürlü ve sektöre ilham veren öncü ürünleriyle öne çıkan Göksan, Türkiye’de ve dünyanın 61 ülkesinde kamu ve özel sektörün devleriyle çalışıyor. Kamu ve özel sektörde Türkiye’nin en önde gelen tesislerine ve kurumlarına hizmet veren firma, tasarımlarını dünyaya taşıyarak 61’den fazla ülkeye ihracat yapıyor.

Şirketin ortaklarından Efe Çıtak, kendisiyle gerçekleştirdiğimiz röportajda firmanın faaliyetleri ve çözümleri üzerine görüşlerini Pompa&Vana Dergisi ile paylaşıyor.

Göksan Pompa’yı tanıyabilir miyiz?

Göksan Pompa, 1982 senesinde Sabri Çıtak tarafından İzmir’de küçük bir atölye olarak kuruldu. Tarımsal sulama pompalarıyla başladığı serüvene, dalgıç pompa ve motorları ve son 20 senedir de, ağır hizmet endüstriyel pompa tasarımı ve üretimiyle devam ediyor.  Atatürk Organize Bölgesinde yer alan fabrikamız, 6000 m2 alana sahip.

Göksan Pompa’nın ürün yelpazesi ve üretim kapasitesi hakkında bilgi verebilir misiniz?

Enerjiden kâğıda, kimyadan gıdaya, madenden sulamaya kadar oldukça geniş bir alana hitap eden üretme yeteneğimiz ve kapasitemiz var. En büyük gücümüz, katma değerli, gereksinime odaklı ürünler sunabilmemiz. Bu yüzden, yeniden üretmekten öte, yenisini üretmenin heyecanıyla çalışıyor, hevesimizi çoğaltan müşterilerimize kusursuz ve nokta atışı çözümlerle geri dönüşler sağlıyoruz. Tasarlayıp ürettiklerimiz, tesislere ve proseslere özel, terzi usulü mühendislik ürünleridir. Ekibimizin, sektördeki tüm gelişmeleri takip etmesi, kurum içi eğitimler ve sektöre ilham veren fikirlerle çalışması, yüksek verimli ürünlere ve akılcı çözüm önerilerine dönüşüyor ve müşteriye sunuluyor.

Pompa teknolojilerinizle hangi sektörlere çözüm sunuyorsunuz? Ön plana çıkan bir ürün/çözüm/uygulama alanı var mı?

Şirketimiz, rafta hayata katılmayı bekleyen standart ürünler yerine, ülkemizde üretilmeyen ve yurtdışından tedarik edilen katma değeri yüksek ürünlere odaklanıyor. Ağırlıklı olarak demir-çelik, maden, gıda, enerji ve kâğıt sektörü için çalışıyoruz. Bu sektörler, kusursuzluğu talep eden önemli sektörlerdir. Bu yüzden, tüm ayrıntıları ustalıkla, deneyimle, bilimle, teknolojiyle ve hiçbir ayrıntıyı kaçırmadan baştan sona müşteriyle temas halinde çalışıyoruz. Kurumlarla, tesislerle direkt çalışmanın yanında, anahtar teslim iş yapan EPC, proje firmaları ve yüklenici firmalar müşteri portföyümüzde ağırlıkla yer almaktadır. Müşterinin anlık değil, uzun vadeli memnuniyetini ve güvenini sağlamak, temel politikamızdır.

Enerji ve kaynak kullanımının önemi her geçen artıyor. Bu alanda yürüttüğünüz Ar- Ge çalışmaları hakkında bilgi verebilir misiniz?

Bahsetmiş olduğumuz gibi zaten bütün ürünlerimiz terzi usulü üretildiği için pompa ve sistem verimliliği en yüksek seviyelerde müşteriye sunuluyor. Bu da, kaynaklarımızın israfından kaçınarak, geleceğe daha yeşil, daha temiz bir dünya bırakma hedefiyle mümkün. Mühendislerimiz pompalarımızın tasarımlarını her yeni projede daha da geliştiriyor, sanal ve fiziksel saha testleri yürütüyor ve olası verim kayıplarını ürün daha tasarım aşamasındayken önlüyor. Modüler yapıda tasarlanmış ürün grupları hem imalata hem de müşteriye zaman ve para kazandırıyor, hem de kaynakların en iyi şekilde kullanılmasına olanak sağlıyor.

Ürünlerinizle hem yurt içine hem de yurt dışına çözümler sunuyorsunuz. Göksan Pompa’nın iç pazar ve ihracat faaliyetlerinden bahsedebilir misiniz? Hangi ülke ya da bölgelere ürün satışı gerçekleştiriyorsunuz?

İnsanın su ihtiyacı hayat devam ettikçe hiçbir zaman bitmeyecek. Bu sebeple, iç ve dış pazarlarda uzun süredir devam eden ve çoğalan müşteri ilişkilerimiz, dolayısıyla büyüyen bir portföyümüz bulunuyor. Sektördeki ve dünyadaki bilinirliğimizi anahtar çözümler ürettiğimiz müşterilerimize ve onların bizi önermesine borçluyuz diyebilirim. Mesela örnek verecek olursak firmamız Siemens Enerji grubunun Türkiye’deki tek pompa tedarikçisidir. Bunun gibi birçok global firma ile çalışmakta olup, 61’den fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. Yani dünyanın her yerindeyiz.

2022 yılını nasıl geçirdiğinizi ve 2023 yılının nasıl devam ettiğini aktarır mısınız? Üretim, ihracat ve sunduğunuz çözümlerde rakamlar ne gösteriyor?

Pandemi ile birlikte Avrupa’da ve Amerika’da üretimin aşırı derecede yavaşlaması Türkiye’ye artan üretim miktarı olarak yansıdı. Açıkçası bizi de olumlu yönde etkiledi. Dünyanın önde gelen markaları, Türkiye’de dünya kalitesinde üretimler gerçekleştiren, bizim gibi firmalarla tanışma fırsatı buldu. Her geçen yıl bir önceki yıla göre büyüme ve gelişme kat ediyoruz. Yeni çözüm ortaklarımız artıyor. Güncel müşterilerimizle de sürekli irtibat halindeyiz. Biz hep uzun soluklu birliktelikler arayışındayız. Hedefimiz müşterilerimizi sadece satış anında mutlu etmek değil, satış sonrası saha ve mühendislik hizmetlerimizle 360 derece bir çözüm ortaklığı sunmak. Zaten bunu sağladıktan sonra büyümemek mümkün değil…

Göksan Pompa’nın gelecek dönem hedef ve beklentilerini iletir misiniz? Yeni proje, yatırım çalışmaları ya da gelecek dönem piyasaya sunacağınız yeni bir ürününüz var mı?

Mühendislik çalışmalarımız hiçbir zaman bitmiyor. Kendimizi ve ürünlerimizi sürekli güncelliyoruz. Yeni ürün tasarımlarıyla müşterilerimize güncel çözüm önerileri sunuyoruz. Tabii ki hedefte yeni projelerimiz de var. Bu yıl Ekim ayında, Sodex’te ürüne dönüşmüş yeni fikirlerimizi de sergileyeceğiz, bekleriz. Ayrıca şimdiden katılımcı olarak bulunacağımız 2024 yılında yurt dışında gerçekleşecek sektörümüzün en büyük iki fuarı için hazırlıklara bugünden başladık. Durmak yok, yola devam.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Devamını Oku

Genel

Technotrans, H2HoWi Projesi’nin parçası olarak yeşil hidrojen elde ediyor

Yayın Tarihi:

on

Yazar:

Sıvı teknolojisi çözümleriyle; soğutma ve sıcaklık kontrolü, filtrasyon ve ayırma ile pompalama ve püskürtme sistemlerinde uzman isimlerden biri olan Technotrans, ‘H2HoWi Projesi’nin parçası olarak yeşil hidrojen elde ediyor. Şirket binasındaki ısı tedarikinin iklim dostu bileşeni olarak artık yeşil hidrojeni kullanan Technotrans, Westenergie AG’nin yan kuruluşu olan dağıtım şebekesi operatörü Westnetz ile H2HoWi Araştırma ve Geliştirme Projesi’nin bir parçası olarak, Dortmund yakınlarındaki yaklaşık 500 metre uzunluğundaki kamu doğal gaz boru hattını yüzde 100 yeşile dönüştürüyor. 2022’nin Ekim ayında Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti Ekonomi, Sanayi, İklim Eylemi ve Enerji Bakanı Mona Neubaur tarafından resmi olarak başlatılan projenin 2023’ün sonuna kadar devam edeceği tahmin ediliyor. H2HoWi Projesi’nin ortağı Technotrans, binalarına ısı sağlamak için iklim nötr hidrojen kullanan üç şirketten biri olarak dikkat çekiyor. Firmanın KfW-55 üretim tesisinde halihazırda fotovoltaik sistem ve ısı pompası bulunuyor.

Konuyla ilgili konuşan Technotrans SE Yönetim Kurulu Sözcüsü Michael Finger, “Sürdürülebilirlik, iklim koruma ve çevre dostu enerji kaynaklarının artan kullanımı, technotrans Group’un stratejisinin ayrılmaz bileşenleridir. Bu nedenle, bu projeye katılımımız iklim nötrlüğüne ulaşmada önemli bir adım” ifadelerini kullanıyor.

Technotrans, yakın zamanda dünya çapındaki tüm konumlarında 2030 yılının sonuna kadar iklim açısından nötr üretime geçmeyi resmi olarak taahhüt etti. Yeni açıklanan bu hedef, şirketin “Future Ready 2025-Geleceğe Hazırlık 2025” stratejisinin bir parçası olarak önceki “Çevresel-Sosyal-İdari (ESG)” hedeflerini tamamlıyor. 

Kaynak: www.technotrans.com

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Devamını Oku

Genel

İ-MAK’ın doğudaki partneri Çayırağası Redüktör, kaliteyi sektörel uzmanlığıyla güçlendiriyor

Yayın Tarihi:

on

Yazar:

Endüstrideki uzun yıllara dayanan tecrübesiyle 2002 yılından bu yana güç aktarım ve pompa sektörlerine hizmet veren Çayırağası Redüktör, güç aktarım ve sıvı transferleri konusunda uzmanlaşmış kadrosuyla sunduğu satış öncesi ve sonrası hizmetlerini, stoklu ürün gamıyla destekliyor. Ürünlerinin esnekliğiyle dünyanın birçok noktasında endüstrinin hemen hemen her alanına çözümler sunan İ-Mak Redüktör’ün Güney Doğu ve Doğu Anadolu’daki 20 yıllık iş ortağı olan Çayırağası Redüktör; uzman kadrosu, bölgesel etkinliği, satış öncesi ve sonrası hizmetleriyle İ-Mak kalitesine güç katıyor.

Sektöründe lider birçok markanın bayiliğini üstlenen Çayırağası Redüktör’ün Genel Müdürü Nuri Çayırağası, İ-MAK Redüktör’le olan iş ortaklıklarına odaklandığımız röportajda firmanın faaliyetlerini Güç Aktarım’a değerlendiriyor.

Çayırağası Redüktör’ü tanıyabilir miyiz?

İhsan Çayırağası önderliğinde sanayi sektörüne makine, kalıp imalatı ve demir-çelik faaliyetleri ile yıllarca katkıda bulunmuş olan firmamız, 2002 yılından bu yana güç aktarım ve pompa sektöründe hizmet vermektedir. 

Çayırağası Redüktör Ailesi olarak; redüktör, elektrik motoru, elektromanyetik fren ve kavrama grupları, vibrasyon motoru, endüstriyel tip santrifüj ve kızgın yağ pompaları ile vakum ve dişli pompa satışlarını yapıyoruz.

Endüstriye sunduğunuz hizmetler ve sektörde sizi farklı kılan özelliklerinizden söz edebilir misiniz?

Başta makine imalatı ve tüm sanayi endüstrisi olmak üzere, güç aktarım ve sıvı transferleri konusunda uzmanlaşmış kadromuz, satış öncesi ve sonrası ikili müşteri ilişkilerimiz ve stoklu ürün gamı, bizi farklı kılan hizmetlerimizdendir.

Ürün yelpazeniz ve çözümleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz? Portföyünüzde hangi markalar yer alıyor?

Firmamız uzun yıllardır sektöründe lider konumdaki firmaların bayiliklerini yapmaktadır. Bayiliğini üstlendiğimiz markalar arasında; İ-MAK Redüktör, VOLT Elektrik Motorları, EMF Elektromanyetik, ABB, KEM-P, POM-VAK Pompa Makine, Miksan Motor, Yıldız Pompa ve Sempa Pompa yer alıyor.

İ-Mak Redüktör’le olan partnerliğiniz hakkında bilgi verebilir misiniz? 

İ-MAK Redüktör ile olan iş ortaklığımız yaklaşık olarak 20 yıla dayanıyor. Bu uzun süreli beraberliğimizin altında; bayisine olan desteği, yeni yatırımlar, geniş ürün yelpazesi ve en önemli yatırımı olan Ar-Ge ile sürekli yeniliklere açık bir firma olması yer alıyor. Ürünlerimizi İ-Mak Redüktör kalitesi adı altında, gönül rahatlığıyla pazara sunabiliyoruz.

Firmamız, İ-Mak Redüktör’ün Güney Doğu ve Doğu Anadolu bayiliklerini yürütmektedir.

Genel olarak stoklu çalıştığımız ürün grupları arasında helis dişlili, sonsuz vidalı, konik dişlili, paralel milli ve vinç serisi ürünler yer alıyor.

İ-Mak Redüktör markası sahada hangi özellikleriyle ön plana çıkıyor?

Zamanında tedarik, geniş ürün yelpazesi, yeterli Ar-Ge yatırımı ve müşteri odaklı kalite anlayışı İ-Mak Redüktör’ün sahadaki en büyük artıları olarak sıralanabilir.

2022 yılının son çeyreğine girmiş durumdayız. Yılı nasıl geçirdiğinizi aktarır mısınız? Satış, satış sonrası hizmet ve diğer çözümlerinizde rakamlar ne gösteriyor? 

2021 yılında yaşanılan global kriz ve olumsuz dalgalanmalar, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de bizleri olumsuz etkilemiştir. Gerek iş ortaklarımız ile yapmış olduğumuz istişareler ile gerekse doğru stok yapma konusundaki tecrübemizle zor günleri beraber aşmayı başarmış durumdayız.

Çayırağası Redüktör’ün kısa ve uzun vadeli hedef ve beklentilerini iletir misiniz?

Ülkemiz ekonomisinde umarım, bugün olduğu gibi gelecek yıllarda da sanayi çarkları son hız dönmeye devam eder. Çayırağası Redüktör ailesi olarak biz üzerimize düşeni fazlasıyla yapmaya hazırız. Her zaman dediğimiz gibi; bizimle çalışmak, işinize gelecek…

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Devamını Oku

Trendler

Copyright © 2011-2018 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com