2000’li yıllara kadar uzanan Üçüncü Endüstri Devrimi süreci 2011 yılında Alman Ulusal Bilim ve Mühendislik Akademisi (Acatech) tarafından yapılan “Endüstri 4.0 Manifestosu” başlıklı bir yayınla sona ermiştir. Endüstri 4.0 kavramı, Alman Hükümetinin 2011 yılındaki bu çıkışıyla dünya gündemine girmiştir. Daha sonra, Dünya Ekonomik Forumu’nun kurucusu ve yönetim kurulu başkanı olan Klaus Schwab’un, 2016 yılında Davos’ta yaptığı konuşmada, Dördüncü Endüstri Devrimine ilişkin olarak, “Bugün karşı karşıya kaldığımız çok çeşitli ve büyüleyici zorluklardan en yoğun ve önemli olanı, yeni teknoloji devrimini anlamak ve şekillendirmektir. Bu, insanlığın dönüşümünden başka bir şey değildir. Yaşayış tarzımızı, çalışma şeklimizi ve birbirimizle ilişki kurma biçimimizi temelde değiştiren bir devrimin başlangıcındayız. Dördüncü Endüstri Devrimi olarak düşündüğüm şey; ölçeği, kapsamı ve karmaşıklığı ile insanlığın daha önce deneyimlediği hiçbir şeye benzememektedir…” sözlerini sarf etmesi, artık Endüstri 4.0’ın belli bir altyapısının da oluştuğunun işaretiydi.
Endüstri 4.0 temel olarak; insanlar, makineler ve ürünler arasında gerçek zamanlı iletişim, bağlantı ve tanımlamaların gerçekleştirilmesini sağlayacak; bu sayede, son derece yüksek bir esneklik içeren, müşteri taleplerine göre özelleşmiş ve dijitalleşmiş akıllı imalat modelleri geliştirilebilecektir. Burada zikredilen akıllı imalat modeli; üretimin merkezileşmeden çıkarılıp, yerelleştirilmeye dönüşümü ve ürünün tek tip olmaktan, kişiye özel hale gelmesidir. Kullanıcılar ya da tüketicilerin artık kısmen değil, tamamen üretime katılacakları, gerçek dünyanın sınırlarının sanal dünyanın olanakları ile ortadan kalktığı, dolayısıyla Siber Fiziksel Üretim Sistemlerinin (SFS) hayatımızın vazgeçilmezi olacağı bir çağa adım atmış bulunmaktayız.
Endüstri 4.0’la birlikte, kullanıcıların ya da tüketicilerin artık kısmen değil, tamamen üretime katılacakları dile getirilmektedir. Bu durum, nasıl ve hangi aşamalarla gerçekleşecektir?
Endüstri 4.0 temelde dokuz alandaki gelişmeler dahilinde vücut bulmaktadır. Bu kapsamda; büyük veri analizi, bulut teknolojileri, zenginleştirilmiş gerçeklik, yatay ve dikey yazılım entegrasyonu ile siber güvenlik daha ziyade işin yazılım ağırlıktı kısmını oluştururken; 3D yazıcılar, sensörler, akıllı robotlar ve nesnelerin interneti ise donanım ağırlıklı kısımdadır.
Enerji 4.0 ve enerji
Endüstri 4.0’ın hayatımıza getireceği yeniliklerin yanında, enerji ile ilgili de pek çok açılıma yol açacağı beklenmektedir. Bu kapsamda, enerjinin şimdiye kadarki tüm endüstri devrimlerinde anahtar rol oynadığı açıktır.
Enerji kullanımı açısından Endüstri 4.0’a bakıldığında, önceki endüstri devrimlerinde yaşanan enerji yoğun kullanımın yerini temel olarak daha bilinçli tüketim, enerji tasarrufu ve enerji verimliliğinin alacağını söylemek mümkündür. Bu kapsamda, Endüstri 4.0 ile enerji konusunda yaşanacak olası gelişmeler şöyle özetlenebilir:
– Kullanılacak akıllı teknolojiler ve ileri otomasyon sayesinde enerji verimliliği artacak, bu durum daha az enerji ile daha çok üretimi mümkün kılacaktır.
– Yenilenebilir enerji kaynaklarının daha fazla kullanımı söz konusu olacaktır, zira özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarını elektrik enerjisine dönüştüren kalemlerdeki (güneş panelleri, rüzgâr santralleri vb.) kurulum maliyetlerinin makul seviyelere ineceği öngörülmektedir.
– Enerji nakil hatlarının işletiminde kullanılan kontrol sistemleri ile nesnelerin interneti (IOT) çözümlerinin gelişmesi, enerji nakil hatlarının (petrol, doğalgaz boru hatları, elektrik iletim hatları vb.) güvenliğini artıracak, hatlarda oluşabilecek sorunlar hızlı ve çok fazla noktadan alınacak veriler ile daha sorun oluşmadan tespit edileceği için sürekli, kesintisiz ve sorunsuz enerji sağlanması mümkün olabilecektir.
– İnsansız sistemlerin gelişmesiyle; havadan, deniz altından, karadan tüm enerji nakil hatlarının sürekli izlenmesi mümkün olacağı için; hırsızlık, sabotaj gibi olaylar erken tespit edilebilecek ve çok hızlı müdahale mümkün olacaktır.
– Enerji depolama çözümlerinin gelişmesi ile hızlı ve ucuz depolama mümkün olabilecektir. Bu sayede, elektrikli araçların kullanımı yaygınlaşacak ayrıca yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen enerjinin kolayca depolanması mümkün olacağından, alternatifli kesintisiz yenilenebilir enerji çözümleri sunulabilecektir.
– Enerji verimliliğinin artması fosil yakıtların tüketimini azaltacaktır. Ayrıca bilişim teknolojilerinin gelişmesi de insanların çalışma şekillerini değiştireceğinden, evinden çıkmadan çalışanların sayısı artacak, bu durum ulaşım için harcanan petrol giderlerini azaltacaktır.
– Çevreye dost enerji üretimine getirilecek teşvikler ve çevreyi kirletenlere verilecek yüksek cezalar, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını yaygınlaştıracaktır.
– Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımındaki artışla birlikte enerji verimliliğinin de artması enerjinin lokal olarak üretilip, üretildiği yerde ya da hemen yakınında tüketilmesini mümkün kılacaktır. Dolayısıyla, microgrid uygulamaları geniş çaplı olarak hayata geçirilebilecek, bu sayede hem enerji nakli sırasında oluşan kayıp, kaçak olaylarına engel olunacak hem de iletim hattı kurulum, bakım, onarım maliyetleri çok büyük oranda düşecektir.
İlk olarak Almanya tarafından dile getirilen; sonrasındaysa Avrupa genelinde destek gören Endüstri 4.0’a karşılık; Japonya’nın Toplum 5.0 hamlesi; Avrupa Birliği’nden ayrılan İngiltere’nin ise Catapult Programını duyurması; gelişmiş ülkelerin ekonomik büyümedeki kötü gidişatlarına farklı çözüm arayışları olduğu kadar; kendilerini diğerlerinden bir adım öne çıkarma çabalarıdır. Tüm bu gelişmeleri yakından takip ettiğini ve kendisinin de boş olmadığını kanıtlamak adına; Çin’de “Made in China 2025” 16 konseptini duyurmuştur.
Kaynak
“Endüstri 4.0’ın Ekonomi-Politiği“, Hakan Arslanoğlu, 20 Mayıs 2017.