Hızla artan dünya nüfusunun ihtiyaçları da bu doğrultuda artmakta, insanoğlu kendi eliyle yarattığı kirlilikle içinde yaşadığı çevreye ve doğaya büyük zararlar vermektedir. Bir diğer deyişle kendi bindiği dalı kesen insanoğlu, kendi sonunun hızla yaklaşmasına neden olmaktadır. Sadece insanoğlunu değil, doğada yaşayan tüm canlıların zarar görmesine neden olan çevre kirliliği denilince aklımıza hava, su, gürültü, toprak kirliliği gibi birçok kirlilik çeşidi gelmektedir.
Su kirliliği, zararlı maddelerin suyun niteliğini ölçülebilecek oranda bozmalarını sağlayacak miktar ve yoğunlukta suya karışma olayıdır. Su kirliliği, göl, nehir, okyanus, deniz ve yeraltı suları gibi su barındıran havzalarda görülen kirliliğe verilen genel addır. Su kirliğine neden olan başlıca kaynaklar ise şunlar; artan nüfus, sanayi kuruluşları, termik santraller, nükleer santraller, toprak erozyonu, düzensiz kentleşme, zirai mücadele ilaçları ve kimyasal gübreler gibi birçok neden sayabiliriz. Su kirliği konusuna gereken önem verilerek bu konuda daha fazla çalışma yapılmalıdır. Bu çalışmaların başında ise atık su arıtma tesislerinin artırılması ve mevcut arıtma tesislerinin iyileştirilmesi gerekmektedir.
Sanayinin çevre üzerindeki olumsuz etkisi, belki diğer tüm faktörlerden çok daha fazladır. Ülkemizde özellikle sanayi kuruluşlarının sıvı atıkları ile su kirliliğine neden oldukları bilinmektedir. Bu nedenle bu sanayi kuruluşlarının kendi bünyelerinde atık su arıtma tesislerini oluşturmaları gerekir. Bu konuda belediye ve sanayi kuruluşlarına büyük görevler düşmektedir.
Arıtma tesislerinin yanı sıra sanayi kuruluşlarının çevreyi ve doğayı korumak adına atacakları diğer bir adım ise geri dönüşüm. Geri dönüşüm herhangi bir şekilde kullanılarak kullanım dışı kalan geri dönüştürülebilir atık malzemelerin çeşitli geri dönüşüm yöntemleri ile hammadde olarak tekrar imalat süreçlerine kazandırılması olarak tanımlanabilir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin, tabii kaynaklarından uzun vadede ve maksimum bir şekilde faydalanabilmeleri için atık israfına son vermeleri, ekonomik değeri olan maddeleri geri dönüşüme ve tekrar kullanma yöntemlerini uygulamaları gerekmektedir. Sanayi kuruluşlarının, her türlü faaliyet sırasında doğal kaynakların ve enerjinin verimli bir şekilde kullanılması amacıyla atık oluşumunu, kaynağında azaltan ve atıkların geri kazanılmasını sağlayan çevre ile uyumlu teknolojileri kullanmaları gerekmektedir.