Connect with us

SU VE ATIKSU YÖNETİMİ

Escon Enerji Katar’da deniz suyunu yüzde 45 daha az enerji harcayarak arıtan sistem kurdu

Yayın Tarihi:

on

deniz suyu arıtma sistemi

Türk şirketi ESCON Enerji, Katar Çevre ve Enerji Araştırma Enstitüsü için geleneksel yöntemlere göre yüzde 45 daha az enerji harcayarak deniz suyunu arıtan bir sistem kurdu. “Absorbsiyonlu ısı pompasıyla verimi artırılmış çok kademeli distilasyon sistemi” projesi, birim su maliyetini de yüzde 30 azaltıyor. ESCON Enerji Genel Müdürü Onur Ünlü, “10 yıldan daha kısa bir süre içerisinde dünyada su kıtlığının yüzde 40’a kadar yükselmesi bekleniyor. Bu nedenle kaynakları doğru kullanmak ve enerji tüketimimizi azaltmak için bu gibi yüksek teknolojileri kullanmak zorundayız” dedi.

Türkiye’nin ilk enerji hizmet şirketi ESCON Enerji, yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da yenilikçi projeleri hayata geçirmeye devam ediyor. ESCON Enerji bu kapsamda Katar’da deniz suyunu geleneksel yöntemlere göre daha az enerji harcayarak arıtan bir sistem kurdu. Hamad Bin Khalifa Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Katar Çevre ve Enerji Araştırma Enstitüsü (QEERI) için kurulan absorbsiyonlu ısı pompasıyla verimi artırılmış çok kademeli distilasyon sistemi (MED-ABS), enerji geri kazanımıyla birlikte maliyet avantajı da sağlıyor.

Türk şirketi ESCON, 10 ayda tamamladığı projenin ilk etabında sistemin simülasyonlarını oluşturup, hesaplamalarını yaptı. Bu veriler ışığında seçilip tasarlanan ekipmanların üretimi gerçekleştirildi. Sistem, senkron çalışması için otomasyon ve kontrol algoritmalarının tasarlanmasının ardından tesis sahasında devreye alındı.

Proje hakkında bilgi veren ESCON Enerji Genel Müdürü Onur Ünlü, “Sistemi kurduğumuz tesis, Katar’ın Dukhan şehrindeki sahilde yer alıyor. Bu bölgede yoğunluğu yüksek olan deniz suyunu tuzdan arındırmak için geçmişte kullanılan geleneksel yöntemler 12 kWh/m3 enerji gerektiriyordu. Kurduğumuz sistem ile bunu 4,5 kWh/m3 enerjiye kadar düşürdük. Bu sistem, geleneksel termal buhar sıkıştırma (MED-TVC) teknolojisine kıyasla yüzde 40 daha az ısıtma buharı tüketimi ve yüzde 55 daha düşük pompalama gücü gerektiriyor. Yani geleneksel yöntemlere göre yüzde 45 daha az enerji ile deniz suyunun arıtılmasını sağlıyor. Sistem aynı zamanda birim su maliyetini de yüzde 30 azaltıyor” dedi.

Ünlü, sistemin diğer avantajlarını ise şöyle sıraladı; “Kurduğumuz sistem düşük sıcaklıktaki bir ısı kaynağı ile çalışabildiği için gerek proses atık ısısı gerek motor soğutma ısısı gerekse de termal solar enerji ile kullanılabiliyor. Termal saflaştırma sistemleri, filtrelerin hassas olduğu yağ gibi sudaki yabancı maddelerden etkileniyor. Bununla birlikte filtrasyon sistemlerinin aksine yoğun tuzluluk saflaştırma performansında da bir değişikliğe sebep olmuyor.”

“Su kaynaklarını korumak için yüksek teknoloji kullanmalıyız”

Dünyanın su kıtlığı tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu hatırlatan Onur Ünlü, “UNESCO tarafından yayımlanan Dünya Su Raporu’na göre su kıtlığı 2030 yılına kadar yüzde 40’a kadar yükselecek. Diğer taraftan fosil yakıtlar, sular da dahil olmak üzere gezegenimize geri dönüşü olmayan zararlar veriyor. Bunların önüne geçmek için kaynaklarımızı doğru kullanmalı, enerji tüketimimizi azaltmalı ve yenilenebilir enerjiye odaklanmalıyız. Bunun için de yüksek teknoloji içeren sistemleri kullanmak, hibrit teknikleri keşfetmek zorundayız. Biz de bu kapsamda ESCON olarak, MED-ABS ve farklı saflaştırma yöntemlerine yönelik araştırma-geliştirme faaliyetleri gerçekleştiriyoruz. Deniz suyunun yanı sıra endüstriyel atık suların geri kazanımı ve saflaştırılmasına yönelik yenilikçi çözümlerimizle de yaklaşmakta olan su problemine çözüm sunabilmek için hazırlıklarımıza devam ediyoruz” diye konuştu.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 

Türkiye endüstrisine, alana özel, spesifik yayınlar üreten MONETA Tanıtım’ın sektörel dergilerinin ve web portallarının editörlüğünü yapmaktayım. Yeni nesil, dinamik yayıncılık anlayışıyla, dijital ve basılı mecralarda içerik geliştirmek için çalışmaktayız.

Devamını Oku
Advertisement

SU VE ATIKSU YÖNETİMİ

Güneş enerjisiyle çalışan su toplama cihazlarındaki sorunlar Precision Microdrives’la çözüldü

Yayın Tarihi:

on

Yazar:

Güneş enerjili içme suyu toplama ve filtreleme cihazı üreten bir firma, ürünlerinde kullandığı dişli motorlarıyla kalitede tutarsızlık ve beklenenden kısa çalışma ömrü gibi sorunlar yaşıyordu. Firma, temiz içme suyuna erişimin zor olduğu ancak bol miktarda güneş ışığı alan bölgelerde kullanılmak üzere tasarladığı ürünlerinde; su toplama cihazlarının kullanıldığı bazı yerlerde değiştirme güçlüklerinin olması nedeniyle, daha uzun ömürlü, daha güvenilir ve sağlam bir motor arıyordu. Ekipleri, kullandıkları teknolojiyi anlayan ancak dişli motorlarla ilgili pratik deneyimleri çok az olan firma, yaşadıkları sorunları çözmede çalışabilecekleri yeni bir motor ihtiyacı için Precision Microdrives’a başvurdu.

Precision Microdrives’a başvuran firmanın yaşadığı cihaz arıza sayısının çok fazla olması, bu sorunları çözmek için sahaya mühendis göndermelerine ve zaman kaybına neden oluyordu. Bazı lokasyonların uzak olması, çok fazla maliyete neden oluyor ve iş zamanı kaybını daha da fazla artırıyordu. Ayrıca firmanın itibarları ve doğru faturalandırma yapabilme kabiliyeti de etkileniyordu. Mevcut tasarımlarını ve motor seçimini gözden geçirmek için firmayla birlikte çalışan Precision Microdrives, kullanılan motor ve teknolojinin uygulamaya uygun olmadığını ve motorun yanlış konumlandırılarak cihazın nem oranı en yüksek olan bölgesinde yer aldığını, sorunların bunlardan kaynaklandığını belirledi.

Uygulamaya özel çözümle tüm sorunlar giderildi 

Mevcut tasarım çizimleri ve kullandıkları dişli motorun örneklerini ulaştıran müşterisine, motoru maruz kalabileceği farklı çevresel faktörlerden koruyacak anahtar teslim bir çözüm oluşturan Precision Microdrives, motor konumu değiştirilemeyeceği için özel muhafazalı kapsüllü fırçasız dişli motor kullanan bir çözüm tasarladı. Bu, motoru neme ve korozyona maruz kalmaktan kurtardı.

Ek uyarlamalar veya üretim maliyetleri ortaya çıkarmadan cihazın içine indirilecek bir çözüm tasarlayan Precision Microdrives uygulama mühendisleri, müşterisinin yaşadığı tüm sorunları çözdü ve mühendislerinin yerinde bakım kontrollerini tamamlama ihtiyacını azaltarak şirketin karbon ayak izini azalttı. Birincil tedarikçisi olarak Precision Microdrives’ı seçmeye karar veren firma, çözümün daha yüksek bir ön maliyeti olmasına rağmen, cihazın kullanım ömrü boyunca daha uygun maliyetli olmasını takdir etti.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Devamını Oku

SU VE ATIKSU YÖNETİMİ

Kayar sürgülü vanalar ile içme suyu tesisinde basınç ve akış hızının düzenlenmesi

Yayın Tarihi:

on

Yazar:

Ostend Kanalı suyu, bölgenin boru ağına temiz su olarakgönderilmeden önce 8 aşamada işlem görür

Veolia Water Technologies, Belçika Oostende’de içme suyu üretimi için ultra modern bir tesis inşa etti. Bu tesis ile yerel su tedarikçisi FARYS, çok aşamalı filtrasyon işlemiyle yönerge gerekliliklerinin çok üzerinde bir kalitede içme suyu temin edebiliyor. Ters osmoz, aktif karbonla filtrasyon ve suyun yeniden mineralleştirilmesi gibi prosesin kritik aşamalarında Schubert & Salzer Control Systems tarafından üretilen kayar sürgülü vanalar, tesiste basınç ve akış hızının düzenlenmesini sağlıyor. Su tedarikçisi FARYS, Bruges-Ostend Kanalı’ndaki sudan Oostende şehri ve civarı için içme suyu üretiyor. Veolia Water Technologies tarafından inşa edilen su tesisatının mevcut geliştirme aşamasında, saatte 1.200 m3’e kadar içme suyu doğrudan boru şebekesine gönderilebiliyor. Profesyonel bir su arıtma uzmanı tarafından inşa edilen tesis, ters ozmoz teknolojisi kullanan Belçika’nın en büyük içme suyu üretim tesisi olma özelliğine sahip ve üretim hızı bakımından dünyada üst sıralarda yer alıyor.

Kullanımı ve tüm prosesteki enerji maliyetlerinin azaltılmış olması önem taşıyor. İşlemle ilgili açıklama yapan bu projeden sorumlu Veolia Water Technologies Belçika Proje Yöneticisi Frederik Debaillie, “Kanal suyu 8 aşamada arıtılıyor. İlk olarak filtrasyonda tüm asılı partiküller, mikrobiyolojik maddeler ve patojenik mikroorganizmalar uzaklaştırılıyor. Sonraki ters ozmoz sırasında ince gözenekli, yarı geçirgen membranlar, mineraller ve tuzların yanı sıra 0.1 nanometre partikül boyutlarına kadar olan mikro kirleticileri filtreliyor. Geriye sadece su molekülleri kalıyor. Bu su, aktif karbon filtrelerden geçirilerek gönderiliyor ve karbondioksit enjeksiyonundan sonra kireç taşı ile remineralize ediliyor. Son olarak su UV ışığı ile dezenfekte ediliyor ve ardından klorlama yapılıyor. Sonuç olarak elde edilen en yüksek kalitede içme suyu ile tampon depolama tankları aracılığıyla boru şebekesine besleme yapılıyor” ifadelerini kullanıyor. Schubert & Salzer Control Systems Uluslararası Satış Müdürü Tristan Lejeune, “Su işletmecisi, uygun maliyetli çalışan bir tesis istiyordu. Kontrol vanalarında bile her yerde maksimum enerji verimliliği gerekiyordu. Aynı şekilde, ters osmoz ve sonraki proses aşamaları da zorlu uygulamalardır. Burada kullanılan valflerin kontrol hassasiyeti ve reaksiyon hızı açısından özel gereksinimler mevcuttur” diye açıklıyor.

Sürgülü vanalar, hasara karşı etkili koruma sağlıyor

Ters ozmoz işlemi sırasında, hassas ve hızlı basınç düzenlemesinin çok önemli olduğuna vurgu yapan Veolia Proje Yöneticisi Debaillie, “Son derece hassas filtrasyon katmanları, basınçlı borulara sarılıyor. Basınç şokları ve aşırı debi miktarlarının önüne güvenilir bir şekilde geçilmelidir. Kontrol aşamasındaki en ufak aşımlar bile pahalı membranlara zarar verebilir. Bu nedenle on iki ters osmoz ünitesinin her birinde Schubert & Salzer Control Systems tarafından üretilmiş birer adet DN 125 ve bir adet DN50 sürgülü vana kullanıyoruz. İşlenmemiş suyun ozmotik basıncını dengelemek ve ters ozmozu devam ettirmek için gerekli olan yüksek proses basınçlarının tam olarak ayarlanmasını sağlarlar” açıklamasında bulunuyor. Sürgülü vanaların yüksek hassasiyeti ve son derece kısa tepki süresi için belirleyici faktör, özel tasarım ilkeleridir. Sürgülü teknoloji, birbiri üzerinde hareket eden akış yönüne dikey olarak yerleştirilmiş iki yarıklı sızdırmazlık diski ile akış hızını milisaniye cinsinden kontrol eder. Pnömatik aktüatörün yalnızca iki disk arasındaki kayma sürtünmesini aşması gerekir. Bu, çalıştırma için gereken kuvvetin diğer valf tiplerine göre yüzde 90’a kadar daha az olduğu anlamına gelir. Aktüatörler daha küçük biçimde boyutlandırılabilirler ve kontrol ihtiyacı azaltılabilir. Eş zamanlı olarak, yalnızca birkaç milimetrelik kısa stroklar ve kısma elemanının azaltılmış kinetik kütleleri, aktüatörü ve mil contasını korur.

Bir DN 125 ve bir DN50 kayar kapaklı vana 12 ters ozmos ünitelerinin her birinde kullanılır

Bir DN 125 ve bir DN50 kayar kapaklı vana 12 ters ozmos ünitelerinin her birinde kullanılır

Malzeme ve enerji verimliliği ile genel maliyette azalma

Proseste kullanılan sürgülü vanalarla ilgili bilgiler aktaran Schubert & Salzer Control Systems Uluslararası Satış Müdürü Tristan Lejeune, “Sürgülü vanaların özel tasarım prensibi, ağırlık ve boyutlar üzerinde çifte pozitif etkiye sahiptir. Bir yandan ara flanş tasarımı ve daha küçük aktüatörler nedeniyle vanalar daha küçük hafiftir. Öte yandan, özellikle yüksek KVS değerleri sayesinde önemli ölçüde daha iyi olan akış özellikleri aynı zamanda daha küçük nominal boyutların kullanılmasına imkan tanır. Bu da valfleri yaygın alternatif çözümlere göre daha kompakt ve daha hafif hale getirir” şeklinde konuştu. Bu nedenle tesisteki 45 sürgülü vananın toplam ağırlığı yalnızca 1.100 kg’dır. Karşılaştırıldığında yatak valfleri yaklaşık 5 ton ağırlığındadır. Bu fark dikkate değerdir. CO2 üzerindeki tasarruf nedeniyle, üretimden nakliyeye ve fabrikada çalıştırılmasına kadar valfin tüm yaşam döngüsü üzerinde olumlu etkiler ortaya çıkar. Daha kompakt boyutlar ve düşük ağırlık nedeniyle bakım ve dolayısıyla işletme maliyetleri de azalır.

Schubert & Salze vanası ve normal vana arasında boyut karşılaştırması. Boyutlar benzerdir.

Schubert & Salze vanası ve normal vana arasında boyut karşılaştırması. Boyutlar benzerdir.

Sürgülü vanaların uzun hizmet ömürlerinin de belirleyici bir noktada olduğunu belirten Lejeune, “Bunlar, diğer şeylerin yanı sıra, kavitasyonun zararlı etkilerini etkisiz hale getirmelerinden kaynaklanmaktadır” dedi. Hepsinde alternatif glob vanalar, patlayan kavitasyon kabarcıkları genellikle erozyon nedeniyle yüksek maliyetli aşınmaya neden olur. Debi sapması oluşmayan kayar sürgülü vanaların özel tasarımı nedeniyle boru hattında kavitasyon kabarcıkları, vananın 1-2 m arkasında patlar. Bu, kavitasyondan zarar verici bir etki oluşmayacak şekilde kolayca tasarlanabilir. Projeden sorumlu Schubert & Salzer Control Systems’in Mühendisi Berdien Uytterhaegen, boruyu vanadan sonra kısa bir mesafe boyunca düz olarak döşenmesini tavsiye etti. Debaillie, “Kontrol valfleri, su şoku durumunda bile çok etkilenmezler. Boru tesisatında meydana gelen herhangi bir su şokunun kuvveti, kayar sürgülü vanalarda aktüatöre aktarılmaz, bu da ani basınç artışlarından zarar görmeyeceği anlamına gelir” diye konuştu.

Yüksek hassasiyetli konumlayıcılarla kullanımın eşitlenmesi

İşleyiş hakkında bilgiler veren Debaillie, “Arıtılmış su bölgenin boru ağına gönderilmeden önce, aktif karbon filtrasyonu ve kireçtaşı ve CO2 ile yeniden mineralizasyon sırasında DN150 kayar kapaklı vanalar kullanıyoruz” diye ekledi. Burada da yüksek hassasiyetli Schubert & Salzer konumlayıcılar, kayar sürgülü vanalarla birleşerek son derece hassas akış kontrolünü güvence altına alır; öyle ki 8 aktif karbon filtresi ve 13 remineralizasyon tankı eşit şekilde kullanılır. Bu uygulamada, lineer bir akış karakteristik eğrisinin, prosesi sabit tutmaya, özellikle de debi miktarlarının düzenlenmesine uygun olduğu kanıtlanmıştır.

Güvenilir, bölgesel su tedariki güvencesi

Günlük ortalama 24.000 m³ üretim ile tesis, bölgede güvenilir ve uygun maliyetli su arzına önemli bir katkı sağlıyor. Belçika’nın geçtiğimiz yıllarda yaşadığı ve iklim değişikliği nedeniyle daha da artabilecek olan su kıtlığı ihtimalinin de gelecekte önüne geçilmesi bekleniyor. Bu ihtimalden yola çıkan FARYS, Nieuwpoort’ta benzeri ikinci bir tesis planlıyor.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Devamını Oku

SU VE ATIKSU YÖNETİMİ

Sürdürülebilirlik ve iklim lideri Wilo’dan su yönetimi tavsiyeleri

Yayın Tarihi:

on

Yazar:

Birleşmiş Milletler’in ‘50 Sürdürülebilirlik ve İklim Liderleri’nden biri olan Wilo, suyun dönüşümüne destek veren çözümleri hayata geçirmeye devam ediyor. Küresel iklim değişikliğinin ülkemizde etkisini artırdığı bugünlerde verimli su kullanımı konularında çözümler sunan Wilo, yağmur hasadı ile basit ve tekrarlanabilir yöntemlerle su tasarrufu sağlanabileceğini belirtiyor.

Dünyada 150, Türkiye’de 30 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren Wilo; kaynakların verimli kullanımına farkındalık yaratmaya devam ediyor. Ülkemizde son zamanlarda mevsim normallerinin çok altında seyreden yağış miktarı nedeniyle yaşanan su kıtlığı ve kuraklık ciddi boyuta ulaştı. Su tasarrufu sağlamaya yönelik ürünler ve projeler geliştirmeye devam eden Wilo, günümüzde yağmur hasadı uygulamasıyla, suyun etkin kullanımını sağlayan teknolojileri birleştirerek yağmur suyunun geri kullanılmasını sağlayan sistemler sunuyor. Su tasarrufuna yönelik çözümleri aktaran Wilo Türkiye Pazarlama ve İş Geliştirme Müdürü Banu Kiper, “Suyun bilinçli kullanımı ve tasarrufu ile gelecek nesillere iyi bir dünya bırakmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Olası su krizini engellemek, kuraklıkla mücadele etmek ve kaynakları verimli kullanmak etkisini fazlaca hissettiren küresel iklim kriziyle çok daha öncelikli bir konu haline geldi. Ülkemizde yaşanan su problemini yaşam alanlarımızda basit önlemler alarak, yağmur sularını verimli kullanarak ve filtreleyerek çözebiliriz” dedi. 

Yağmur hasadının öneminden bahseden ve su tasarrufuna dikkat çeken Kiper, “Son zamanlarda etkisini fazlaca hissettiğimiz iklim değişikliği etkileriyle ülkemiz ciddi bir su problemiyle karşı karşıya. Küresel ısınmanın yarattığı etki ile sadece yağışların az olması değil, aynı zamanda yağışlardaki düzensizlik de kuraklığı ciddi boyutta tetikleyen bir unsur. Ülkemizde yaşanan su problemini yaşam alanlarımızda uygulayacağımız basit önlemler alarak, yağmur sularını verimli kullanarak ve filtreleyerek çözebiliriz” ifadelerini kullandı.

“Geleneksel yöntemlerle, kalıcı tasarruf sağlıyoruz”

Yağmur suyu hasadının, su kıtlığının önüne geçen en önemli uygulama olduğunu vurgulayan Kiper, “Yağmur hasadı, yağmur suyunun yağdığı alanda tutulmasını sağlayan en etkili su yönetim modelidir. Tarihi çok eskilere dayanan bu su yönetimi yoğun yağış dönemlerinde tatlı suyun toprak tarafından muhafaza edilmesiyle veya depolarda biriktirilmesiyle yağışın azaldığı zamanlarda kullanılmasına imkân sağlıyor. Yağmur suyu hasadında günümüz teknolojisini, geleneksel yöntemlerle birleştirerek tasarruf sağlıyoruz. 

Modern yöntemlerle yapılacak yağmur hasadı; 

  • Kuraklık ve toprak erozyonunu önleme,
  • Tarım arazisi, mera ve orman ekosistemlerini güçlendirme,
  • Mikro klimayı değiştirerek ortamı serinletme ve nemlendirme,
  • Su döngüsünü onarma ve tatlı su kaynaklarımızı geliştirme,
  • Toprak canlı hayatını ve bitki örtüsünü besleyerek toprağı iyileştirme konularında önemli faydalar sağlıyor. 

Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için alacağımız önlemlerin yanı sıra, kaynakların verimli kullanımında toplumsal ölçekte farkındalığın da artırılması gerekiyor” şeklinde konuştu. 

“Evlerimizde alacağımız basit önlemlerle su tasarrufu sağlayabiliriz” 

Küresel iklim değişikliğinin ülkemizde yarattığı etkiler üzerine yaşam alanlarımızda uygulayabileceğimiz minik tedbirler sayesinde de su tasarrufu sağlayabileceğimizi vurgulayan Kiper, şunları söyledi: “Aslında su tasarrufu için alacağımız küçük önlemler sayesinde önemli farklar yaratabiliriz. Ülkemizde evsel kullanım için çeşitli kaynaklardan ciddi miktarda su çekiliyor. Evlerimizde dikkat edebileceğimiz bazı yöntemler sayesinde su tasarrufu sağlayabiliriz. Bu yöntemlerden bazıları;

  • Evlerimizdeki muslukları tamir etme veya yenileme, 
  • Duş süresini kısaltma,
  • Duş başlığı seçiminde eski klasik duş başlıkları yerine eko-duş başlıklarını tercih etme,
  • Çamaşır ve bulaşık makinelerini tamamen doldurmadan çalıştırmama,
  • Su tasarruflu sifon sistemleri kullanma 

Ve en önemlisi ihtiyacımız olan kadar gıda ve tüketim ürünleri satınalma gibi atılacak küçük adımlarla su tasarrufu sağlayabilir, bu sayede su miktarının evsel kullanım oranında büyük farklılıklar yaratabiliriz.”

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Devamını Oku

Trendler

Copyright © 2011-2018 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com