Connect with us

Etkinlikler

Demonstrasyon projesinin ilk tematik toplantısını İzmir’de gerçekleştirildi

Yayın Tarihi:

on

SOSİAD (Soğutma Sanayii İş Adamları Derneği), iklim değişikliği ile mücadeleye destek veren ve “Türkiye Cumhuriyeti’nde Düşük Küresel Isınma Potansiyeline (KIP) Sahip Soğutkanların Teşvik Edilmesi İçin Tanıtım ve Pilot Faaliyetler” başlıklı UNIDO (Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Örgütü) Demonstrasyon Projesi kapsamında ilk tematik toplantısını, İzmir’de gerçekleştirdi.

SOSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Karakuş açılış konuşmasında; proje kapsamındaki toplantının, farklı ticari ve endüstriyel soğutma sistemlerinde mevcut soğutkanların çevre dostu alternatifleri ile değiştirilerek sonuçlarının yapılan test ve ölçümlerle değerlendirilmesi, son kullanıcılar ve sektörle etkin biçimde paylaşılması yönündeki ilk toplantı olduğunu belirtti. Karakuş, bu projenin bir farkındalık projesi olduğunun altını çizdi ve KIP’ı yüksek olan soğutkanlara göre daha düşük değere sahip amonyak (NH3) ve karbondioksit (CO2) gibi alternatif / doğal soğutkanların farklı açılardan kıyasını kapsadığını ifade etti. Bu çıktıların hem yatırımcılar hem de sanayiciler için çok önemli sonuçlar içerdiğini vurguladı. 

“HFC’lerde kademeli azaltıma gidilecek ve kota uygulaması başlayacak”

Açılış konuşmasının ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Ulusal Danışmanı Zeynep Gökçen Aşan, “Ozon Tabakasını İncelten Maddelere ve Alternatiflerine İlişkin Çalışmalar” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Aşan, 2016 yılında Kigali’de Montreal Protokolü’ne taraf olan ülkelerden birinin de Türkiye olduğunu ve bu kapsamda HFC kaynaklı sera etkisini 2050 yılına kadar yüzde 50 oranında azaltmayı hedeflediklerini açıkladı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Montreal Protokolü Kigali Değişikliği yanı sıra AB F-Gaz Yönetmeliği kapsamında da HFC’lerde kademeli azaltıma gideceğini ve kota uygulamasının başlayacağını belirtti. Aşan, bu azaltım takviminin gelişmekte olan ülkeler için verimli, ozon tabakasına zarar vermeyen, düşük küresel ısınma potansiyeline sahip soğutma sistemlerine direkt geçiş için çok önemli bir fırsat olduğunun altını çizdi.

“Soğutkanlar, insan kaynaklı sera etkisinin yaklaşık yüzde 15’inden sorumludur”

Aşan’ın sunumunun ardından, UNIDO Danışmanı Natasha Kochova, enerji verimliliğine odaklandığı “Uluslararası Anlaşmalar Çerçevesinde Enerji Verimliliğine Genel Bakış” başlıklı sunumunda çevre anlaşmaları, özellikle Ozon Tabakasını İncelten Maddelere Dair Montreal Protokolü’nün 28. Taraflar Toplantısı’nda kabul edilen Kigali Değişikliği hakkında bilgi verdi. Kochova, klima ve soğutma sektörlerinin küresel elektrik enerjisi talebinde önemli ve artan bir yüzdeyi temsil ettiğini belirtti. 

Küresel sera gazı emisyonları hakkında da bilgi veren Kochova, “Soğutkanlar, insan kaynaklı sera etkisinin yaklaşık yüzde 15’inden sorumludur. 2015 yılında, AB dünya sera gazı emisyonlarının yüzde 10’undan sorumluydu, bu haliyle kişi başına düşen emisyon oranının en düşük olduğu gelişmiş ekonomilerden biridir” diye konuştu. Kochova, ekipman üreticilerinin, düşük KIP’lı soğutkan kullanan, Kigali Değişikliği’ne ve HFC’lerin hızla azaltılması gibi diğer bölgesel mevzuata uygun olarak yeni ürünleri üretmek için çok çalıştıklarını ifade etti. Kochova enerji verimliliği ile ilgili dikkate alınması gereken yöntemler hakkında, “Günümüzde düşük KIP’lı alternatif soğutma sistemleri gelişimini sürdürmektedir. Bu ise bazı sistemlerin yeniden tasarımını ve farklı ekipmanların üretimini gerektirebilir. Tabii bunları gerçekleştirmek için yatırım gereklidir. Yatırım yapmaya istekli olmaya ve bu konuda iyi hazırlanmış bir plana ihtiyaç vardır” dedi.

“Proje, yeni nesil soğutkanlara geçişte teşvik edici bir güç olacak”

Demonstrasyon Projesi hakkında detaylı bilgi veren Proje Koordinatörü Kıvanç Aslantaş, projenin nedenleri ve beklenen sonuçları konusuna açıklık getirdi. Aslantaş, Montreal Protokolü yükümlülüklerini yerine getirmek için hidrokloroflorokarbon (HCFC) soğutkanların kullanımının Türkiye Cumhuriyeti tarafından sınırlandırıldığına değindi. Bu kapsamda HCFC’lerin tüketimini, hesaplanan referans değerin yüzde 86’sına indirmeye yönelik çalışma yürütülmesi kararının alındığını belirtti. Bunun sonucu olarak, kullanıcıları ve tedarikçileri bilgilendirmenin ve farkındalığı artırmanın önemli olduğunun altını çizdi. Demonstrasyon Projesi kapsamında da hem bu farkındalığın artırılacağını hem de pilot uygulamalarla önemli verilerin elde edileceğini bildirdi. Aslantaş, proje kapsamında İzmir, Ankara ve İstanbul’da bulunan tesisleri alternatif soğutkanlarla başarılı bir şekilde dönüştürmeyi öngördüklerini belirtti. Böylece pilot uygulamalarla bu üç ilde mevcut sistemlerin daha düşük KIP değerine sahip yeni nesil soğutkanlara dönüştürülmesinin teşvik edici bir güç olacağını ifade etti. 

Demonstrasyon Projesi UNIDO Ulusal Danışmanı Barış Uçaner adına “Dönüşüm Projelerinde İdari ve Teknik Gereksinimler” başlıklı sunumu Proje Koordinatörü Kıvanç Aslantaş gerçekleştirdi. Aslantaş, UNIDO’nun HCFC Sonlandırma Yönetim Planı (HPMP) altındaki bileşenlerden biri olan bu projenin uygulanması için teknik ve idari detayların altını çizdi. Mevcut sistemin düşük KIP değerine sahip enerji verimli bir soğutkan ile dönüşümünün sağlanabilmesinin ve dönüşüm sonrası ölçümlerin Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin gerçekleşmesi açısından izlenebilir olmasının önemine dikkat çekti.

Etkinlik, özel sektör temsilcilerinin örnek uygulama örneklerine dair sunumlarıyla son buldu.

Türkiye endüstrisine, alana özel, spesifik yayınlar üreten MONETA Tanıtım’ın sektörel dergilerinin ve web portallarının editörlüğünü yapmaktayım. Yeni nesil, dinamik yayıncılık anlayışıyla, dijital ve basılı mecralarda içerik geliştirmek için çalışmaktayız.

Etkinlikler

Türkiye, suyun yüzde 40’ını şebekelerde kaybediyor

Yayın Tarihi:

on

Yazar:

Türkiye’de suyun yüzde 40’ı fiziki sebeplerden dolayı kullanıcılara ulaşmadan şebekelerde kaybediliyor. Bu da yaklaşık 2 milyar m³ temiz suya yani yaklaşık 30 milyon kişinin bir yıllık su ihtiyacına karşılık geliyor.

22 Mart Dünya Su Günü kapsamında açıklamalarda bulunan Masdaf Genel Müdürü Vahdettin Yırtmaç, Türkiye’de su kaynaklarının sürdürülebilirliğini sağlamak için yüzde 40’ı şebekelerde kaybedilen suyun kazanılması için yapılması gerekenlere dikkat çekti.

Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından hazırlanan rapora göre Türkiye, yılda kişi başına düşen 1.519 m³’lük su miktarı ile ‘su sıkıntısı çeken’ bir ülke. Pompa sektörünün yarım asırlık lider firması Masdaf’ın Genel Müdürü Vahdettin Yırtmaç, Türkiye’de su kaynaklarının sürdürülebilirliğini sağlamak için yüzde 40’ı şebekelerde kaybedilen suyun kazanılması konusunda yapılması gerekenleri açıkladı:

Suyun yüzde 40’ı şebekelerde kaybediliyor

“Barajlarda bulunan ham su, iletim hattıyla arıtma tesislerine oradan haznelere ve şebekeler yardımıyla da evlerimize ulaşıyor. Ancak Türkiye’de suyun yüzde 40’ı fiziki sebeplerden dolayı şebekelerde kaybediliyor. Bu da yaklaşık 2 milyar m³ temiz suya yani yaklaşık 30 milyon kişinin bir yıllık su ihtiyacına karşılık geliyor.

Su kaynaklarını doğru yönetmek ve suyun kullanıcılara ulaşmadan kaybolmasını önlemek konusunda yerel yönetimlere önemli roller düşüyor. Çünkü yerel yönetimler, suyu evlere taşıyan şehir şebekelerini doğru sistemler ile yöneterek bu kayıpların önüne geçebilir. Bu kapsamda şebeke suyunu basınçlandırmak için kullanılan pompalar ile suyu taşıyan boruları doğru seçmek ve bakımlarını ihmal etmemek gerekiyor.

Eski pompalar yüzde 40 daha fazla enerji tüketiyor

İdeal verimlilik seviyesinin yüzde 20 altında çalışan eski ve yıpranmış pompalar su israfının yanı sıra enerji israfına da neden oluyor. Çünkü aynı hacimde su pompalamak için yüzde 40 daha fazla enerji tüketiyor. Bu nedenle eski pompa sistemlerini, yüksek verimli ve elektronik olarak kontrol edilen yeni pompalarla değiştirmek gerekiyor. Yenilenen sistem hem iki yıl içinde kendini amorti ediyor hem de yüzde 40 daha az enerji tüketiyor.

Şehir şebekelerinde kullanılan borulara dikkat!

Şehir şebekelerindeki kayıpları önlemek için yalnızca akıllı pompa teknolojileri ile suyu basınçlandırmak da yeterli değil, bir diğer önemli parametrenin de şehir şebekelerinde kullanılan borular olduğunu söyleyebiliriz. Eğer sistemdeki borular eski ve yıpranmış ise patlama veya delinme gibi sorunlar yaşanabiliyor.

Akıllı pompa teknolojileri ile doğru basınçlandırma yapılmalı

Borularda yaşanan patlama veya delinmenin nedenlerinden bir diğeri ise uzun boru hatlarındaki kayıpları karşılamak amacıyla şebekenin çıkış noktalarına yerleştirilen pompalardaki basınçların yüksek tutulması oluyor. Bu nedenle alt yapı sistemlerini bir bütün olarak değerlendirip, mühendislik hesaplamalarını doğru yapmak gerekiyor.

Kullanım ömrü 10 yılı aşan pompaları, akıllı pompa teknolojileri ile yenileyerek doğru basınçlandırma yapmak, kaçakları tesit edip boruları yenilemek şebekelerden kaynaklı su israfını önleyecek bir çözüm olacaktır.” dedi.

Devamını Oku

Etkinlikler

Dünya, yaşamın temel kaynağını hızla tüketiyor

Yayın Tarihi:

on

Yazar:

1993 yılından bu yana her yıl 22 Mart tarihinde kutlanan; küresel ısınma kaynaklı yağış azlığı, aşırı buharlaşma, hızlı tüketim ve kirlilikle, diğer yandan vahşi sulama ve bilinçsiz su tüketimiyle anlamı her yıl artan Dünya Su Günü, 2024 yılında “Barış için sudan faydalanmak” temasıyla gerçekleştiriliyor. Suyun küresel barış, istikrar ve refah üzerindeki hayati rolünü öne çıkaran tema, aynı zamanda su kıtlığı, kirliliği ve suya eşit olmayan erişim gibi sorunların toplumlar ve ülkeler arasındaki gerilimleri artırabileceğini vurguluyor.

Konuyla ilgili küresel araştırmalar ise dünyada 785 milyon insanın suya erişemediğini ortaya koyarken, 2050′ye kadar her 4 kişiden en az birinin kronik veya tekrarlayan tatlı su kıtlığından etkilenen bir ülkede yaşayacağını öngörüyor. Farklı bir araştırmada ise, dünya nüfusunun yüzde 40’ından fazlasının su kıtlığı çektiği, bu durumun önümüzdeki yıllarda artarak 2050 yılında 4 milyar insanı etkileyeceğini bildiriyor. 2023 yılının Kasım ayında yayınlanan son UNICEF raporuna göre, her 3 çocuktan 1’i (739 milyon) şiddetli veya çok şiddetli su kıtlığı olan bölgelerde yaşıyor ve iklim değişikliği bu durumun daha da kötüleşmesine yol açıyor.

Küresel su tüketimi sektör bazında incelendiğinde temiz suyun;

  • %69’u gıda ve tarım,
  • %21’i enerji ve endüstriyel,
  • %12’si içme suyu ve evsel tüketimde kullanılıyor.

Türkiye’de durum ne?

Dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye’de ise, artan nüfusla birlikte kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarının 2030 yılında 1.200 metreküpe, 2040 yılında 1.116 metreküpe, 2050 yılında ise 1.069 metreküpe kadar düşmesi bekleniyor. Bu rakamlar, Türkiye’nin su kıtlığı çeken bir ülke durumuna geleceğini gösteriyor. World Rescue Institute’nin (WRI) 2040 yılına dair oluşturduğu Su Stresi Haritası’na bakıldığında ise, ülkemizin su stresi seviyesinin artarak, 2040 yılında büyük bir bölümünün Yüksek Su Stresi ve Su Kıtlığı kategorilerinde yer aldığı görülüyor. Haritaya göre, Türkiye dünyada su stresi yaşayan 50 ülke arasında 32. sırada yer alıyor.

Yetkililer ise, son yıllarda bu duruma ilişkin önlemler almaya çalışıyor. 2023 yılının Kasım ayında su kaynaklarının etkin yönetimi ve verimli kullanımı amacıyla üst düzeyde koordinasyon ve iş birliği sağlaması için oluşturulan Ulusal Su Kurulu, 2024 yılının Ocak ayında Tarım ve Orman Bakanlığı’nın öncülüğünde ilk toplantısını gerçekleştiriyor. Toplantıda konuşan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, su kullanımı ve iklim değişikliği etkilerinin bu şekilde artarak giderse; 6 yıl sonra nüfusun yüzde 49’unun, tarım alanlarının ise yüzde 78’inin su yetersizliği riskiyle karşı karşıya kalacağını söyleyerek, “Bu durumla yüzleşmemek için riski krize dönüşmeden yönetmemiz gerekiyor” açıklamasında bulunuyor.

Su Verimliliği Seferberliği başta olmak üzere, son yıllarda su kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı için birçok yatırım ve önemli düzenlemeleri hayata geçiren Türkiye, Ulusal Su Kurulu ile sektörel su tahsislerinin de değerlendirileceği su arzına ilişkin kısa ve uzun vadeli plan, politika ve stratejiler oluşturmayı hedefliyor.

“Su vatandır” vizyonu ve sloganıyla yürütülen bilinçlendirme çalışmalarını destekliyor, geleceğimiz için bu denli önemli bir alanda faaliyet gösteren tüm sektör paydaşlarımızın Dünya Su Günü’nü kutluyoruz.

Devamını Oku

Etkinlikler

REWA Anatolia 15 Şubat’ta başlıyor

Yayın Tarihi:

on

Yazar:

Sürdürülebilirlik hareketinin çekim merkezi REWA Anatolia, Doğu Akdeniz’in öncü şehri Adana’da 15 Şubat’ta kapılarını açıyor. Yeşil büyüme konseptini merkezine alan REWA Anatolia, sürdürülebilir bir kalkınma için sektör paydaşlarına eşsiz bir ticaret platformu sunuyor.

15-17 Şubat tarihleri arasında düzenlenecek REWA Anatolia’nın açılış konuşmacıları arasında; REWA Anatolia İcra Komitesi Başkanı Ebru Can, Adana Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kıvanç, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Adana Valisi Yavuz Selim Köşger, Kosova Cumhuriyeti Bölgesel Kalkınma Bakanı Fikrim Damka yer alıyor. ‘Bir İleri Dönüşüm’ açılış defilesiyle devam edecek etkinliğin ilk günkü konu başlıklarını; ‘Sürdürülebilir Ekonomi, Sıfır Karbon Ayak İzi, Geri Dönüşüm ve Atık Yönetimi’, ‘OSB’de Yeşil Dönüşüm’, ‘Karbon ve Su Ayak İzi’ oluşturuyor.

REWA Anatolia etkinlik programına https://rewanatolia.com/event-program/linkten erişebilirsiniz.

Devamını Oku

Trendler

Pompa Vana ve Sistemleri Dergisi - Pump Valve and Systems Magazine sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et