Enerjiyi az üretebilen ama çok fazla tüketen bir ülke olarak enerji verimliliğine yönelik çalışmalarda Avrupa’nın çok gerisinde olmak; buna yönelik yönetmeliklerin denetim ve uygulamalarındaki zayıflıklarımız ülke ekonomimize ve geleceğimize yönelik zararlar vermeye devam etmektedir. Enerji verimliliğinin binalarda, sanayide ve kamuda Avrupa’daki yönetmeliklerin alt yapısı oluşturulacak şekilde çok ciddi bir şekilde ülkemize kazandırılmasında sürdürülebilir çalışmalar kesintisiz yapılmalıdır. Bugünkü mevcut üretimi ve alt yapıyı korumak adına bu yönetmeliklerin hayata geçirilmesi ve uygulanmasında tereddütler veya gecikmeler yaşanmamalıdır. Bu hepimizin geleceğidir; bugünü kurtarmak artık bir strateji olamaz. Bizim geleceğimizi kazanmamıza yönelik stratejilerle bugünü kurtarmaya yönelik zihniyetleri dikkate almamamız gereken stratejileri oluşturmamız gerekir.
Enerji sistemimizdeki dönüşümü sağlayabilmek için, yapmamız gereken iki önemli şey var:
İlk olarak tüm sektörlerde enerji verimliliğini artırmalıyız. Sonrasında da bu verimlilik çalışmalarında kalan enerji talebini karbon kaynaklı olmayan enerji üretim yöntemleri ile karşıladığımızdan emin olmalıyız.
Ülkemizdeki tüm enerji sistemine bir bütün olarak bakmalı ve kendimize şunu sormalıyız: Sistemin hangi bölgelerinde tüketimi azaltabiliriz? Nerelerde enerji tedariğini decarbonize edebiliriz? Sistemler arasında bağlantılar nerede?
Bütün bu sorular için İKİ anahtar çözüm var:
BİRİNCİSİ, enerji kullanımını daha iyi kontrol ederek binalardaki enerji verimliliğinin artırılması.
İKİNCİSİ, yüksek verimli bölgesel enerji sistemlerinin yardımı ile enerji üretim kaynaklarını decarbonize etmek.
Bölgesel enerji sistemlerini destekleyen yasa ve yönetmelikler ile enerji verimliliği çalışmalarının getirisini tüm potansiyeli ile birlikte daha verimli binalar ve yaşanabilir şehirler yaratarak görebiliriz.
Enerjiye talep her geçen gün artmaktadır. Altyapıda, binalarda, gıda talebi ve gıdaların korunmasında; enerji santrallerinde kullanılan enerjinin büyük oranda tasarruf edilmesi mümkündür. Hükümetler artan enerji ihtiyacına karşılık nasıl daha fazla enerji üreteceğine odaklanıyor. Aslında ana konu, nasıl daha az enerji kullanacağına odaklanmaktır. Binalar bir ülkedeki enerji tüketiminin %40’ını gerçekleştirirler. Ayrıca global karbon emisyonunun %49’u binalardan kaynaklanmaktadır. Binalarda entegre ve birbirleriyle iletişim kuran akıllı sistemler nasıl kullanırız, buna odaklanmak bu nedenle çok önemlidir.
Binalarda enerji verimliliğinin üç boyutu bulunmaktadır: Yalıtım, ısı kaynağı (heat supply) ve bina içerisine enerji akışının kontrolü. Burada bahsettiğimiz enerji kontrolü; ısıtma, soğutma, sıcak su ve havalandırma sistemlerinin tamamını kapsamaktadır.
Genelde enerji akışının kontrolü gözden kaçırılıyor. Ancak normalde enerji akışı kontrolü enerji verimliliğinin temelini oluşturan elemanlardan biridir. Enerji verimliliği demek, bir sistemde tam olarak ihtiyacımız olan enerjiyi (daha fazlasınız değil) gerekli olduğu zamanda kullanarak belirli koşul ve hizmetleri sağlamamız demektir.
Bu görmezden gelemeyeceğimiz kadar dev bir potansiyeldir. Enerji akış kontrolünü optimize ederek binalarda ortalama %30 civarında enerji tasarrufu sağlayabiliyoruz. Burada bahsedilen enerji kontrol çözümleri, basit ölçümlerden üst düzey akıllı çözümlere kadar geniş bir skalanın içinde yer almaktadır. Bahsedilen yatırımın geri ödeme süresi ise 2-5 yıl arasında değişmektedir. 30% enerji tasarrufu! 2 yıl geri ödeme süresi!
Gelin size başka bir örnek vereyim: Bugün, Avrupa’da ve Türkiye’de, hâlâ yaklaşık 50-100 milyon konut en basit düzeyde evlerin içerisinde ortam sıcaklığı kontrolünden mahrum durumda. Türkiye’de mevcut konutlarda basit bir termostatik vana çözümüyle yılda 2 milyar dolar tasarruf mümkündür.
Ülkemizdeki konutlarda ısı merkezine yakın olan daireler aşırı ısınırken diğerlerine soğuktan üşüyecek kadar az enerji iletilmesi durumu çok yaygındır. Bu çok basit bir şekilde ısıtma sistemindeki sıcak suyun balanslanmamasından kaynaklanmaktadır. Balanslama vanaları ile mevcut binaların ısıtma sistemlerinde %40’lara varan tasarruf sağlanırken, her dairenin eşdeğer ısınma konforu da sağlanmaktadır.
Tüm bu enerji akışları optimize edilmiş kontrol sistemi ile tasarruf haline dönüştürülebilir.
Şehirleri daha verimli ısıtır, soğutur ve sıcak su ile konfor sunarken, aynı zamanda daha az CO2 emistoyonu sağlayabiliriz ve bunu sürdürülebilir kılabiliriz. Tam bu noktada devreye bölgesel enerji konusunu giriyor.
Bölgesel enerji çözümleri, enerji kaynaklarını decarbonize etme fırsatı sunar
Bölgesel ısıtma ve soğutma, enerji verimliliği ve sürdürülebilir enerji konularını birleştirmektedir. Bu teknoloji geleceğin kanıtlanmış çözümü olarak şehirlerin istenen iklim değerlerine, uygun maliyetlerde ısıtma ve soğutma sistemleriyle ulaşmasını sağlamaktadır. Daha sürdürülebilir ve yaşanabilir şehirleri oluşturmamızı mümkün kılacaktır.
Peki bölgesel enerji konusunu bu kadar özel yapan ne? Bu sadece bir dağıtım hattında gezen sıcak sudan mı ibaret, Hayır! Bölgesel enerji ağına sahip olarak şehirler lokal enerji kaynaklarını kullanma konusunda yetkin hale gelirler. Ayrıca en ufak bir enerjinin dahi israf edilmediğinden emin olabiliriz.
Bölgesel enerji ağları, endüstriyel prosesler, enerji santralleri, şehirdeki su arıtma sistemleri, süpermarketler, data merkezleri vb. yerlerin atık ısılarını kullanışlı bir hale getirerek fayda sağlayabilir. Şehirdeki bu atık ısılar kullanılmadığı için atık enerji atmosfere salınarak israfa dönüşmektedir. Biz bu neredeyse “ücretsiz” olan ısıtma ve soğutma kaynaklarını binalara iletirken, aynı zamanda her bir dairedeki lokal kazan veya kombilerde kullanılacak olan gaz ve sıvı yakıttan tasarruf ediyoruz.
Bölgesel enerji ayrıca birçok farklı yenilenebilir enerji kaynağına da entegre edilebilir. Örneğin jeotermal, solar, termal, hatta yenilenebilir elektrik şebekesi dahil. Böylece şehirdeki lokal enerji kaynaklarını, yenilebilir veya jeotermal kaynakları ile kombine edebilirsiniz. Ayrıca bölgesel enerji sistemi enerji depolamak için de kullanılabilir, buna ek olarak da genel anlamda tüm enerji sistemine sunduğu alternatifler ile esneklik kazandırır. Isı depolamanın elektrik depolamaktan 100 kat daha ucuz olduğunu biliyor muydunuz?
Bugün sahip olduğumuz teknolojilerle, sürdürülebilir bir enerji tasarrufu ve CO2 emisyonu azaltmayı çok büyük oranlarda, %40’lara varan seviyelerde mümkün kılabiliyoruz. Bu tasarrufla şehirlerin ve ülkenin gelişmesi için ihtiyaç duyulan kaynağı kolayca elde etmek mümkündür.
Binaların optimizasyonu ile Türkiye’de sera gazı emisyonundan 5,5 milyon aracın saldığı eşdeğer oranda tasarruf edilmesi mümkündür. Binalardaki %30 enerji tasarrufu potansiyelinin kullanılması Türkiye’deki doğalgaz ithalatında %10 azalma demektir.
Türkiye’de bazı projeler ile bölgesel ısıtma çalışmalarında kazanımlar net şekilde ölçüldü. Mevcut bir enerji santralinden boşa atılan atık ısı kullanılarak şehirdeki konutların ısıtılması ve sıcak su kullanması sağlandı ve sonuç %60 enerji tasarrufu olarak alındı.
Su ve atık su sistemlerinde şehirdeki elektriğin %25–40’ı kullanılır. Doğru optimizasyon ile su arıtma tesislerinde %50 enerji tasarrufu mümkündür.
Büyük süpermarketlerdeki soğutma prosesi sırasındaki atık ısının kullanılması ile %34 daha az CO2 emisyonu mümkündür.
Türkiye’de birçok bölgesel enerji ağı için atılması gereken ilk adım modernizasyondur. Altyapının verimliliğinin artırılması, ısı kayıplarının azaltılması, sistemlerin her geçen gün daha verimli hale gelen binalarda enerji depolama çözümlerine uygun hale getirilmesi gereklidir.
Aynı zamanda, şehirler sürdürülebilir enerji kaynaklarına da ihtiyaç duymaktadır. İsraf edilen ısıtma ve soğutma kaynakları tespit edilerek sisteme geri kazandırılıyor mu? Yenilebilir kaynakların potansiyeli ne? Bu yöntemlerle, atık ısı kullanımı ve yenilenebilir enerji kullanım oranları adım adım artırılabilir. Ayrıca binalarda enerji depolamanın enerji verimliliğini artırdığını da göz önünde bulundurursak, binalardaki enerji depolama çözümlerinin verimliliği arttıkça bu sistemlerde kullanabileceğimiz alternatif kaynakların çeşitleri de artmaktadır.
Son olarak, doğru regülasyon altyapısını inşa etmenin öneminden de bahsetmek istiyorum. Kanun ve yönetmeliklerin sürdürülebilir bir teşvik sistemi ve kararlılıkla uygulanması çok önemlidir. Hem tüketicinin hem üreticinin hem de uygulayıcıların aynı anda bilinçlendirilmesi ve eğitilmesine özen gösterilmelidir. Eğer bunlar doğru planlanır ve yönetmeliklerle aynı anda kararlılıkla hayata geçirilirse konuştuğumuz çözümlerin hayata geçmesini hem desteklemekte hem de hızlandırmaktadır.