İkinci Perde: İşsiz Macellan
Batı kültürünün en takdir ettiğim yönü kayıt tutması ve bu kayıtları ulaşılabilir bir düzende-basitlikte saklamasıdır. 1500’lü yılların başlarında Güney Amerika kıyılarına giden kaptanlar, diğer kaptanlar gibi ayrıntılı seyir defterleri tutardı. Bugün bile meraklısının bulup okuyabileceği bu defterleri kahramanımız Macellan da işsiz kaldığı bir kış okumuştu. Özellikle Vasco Nunez’in keşfiyle, artık Amerika kıtasının öte yakasında olduğu kesinlik kazanan büyük denize Atlantik kıyısından bir geçit olması gerektiğine inanılıyordu. Bazı kaptanlar böyle bir geçit bulduklarını ama araştıracak vakitleri olmadığı için geri geldiklerini yazıyordu.
Zaten böyle bir keşifte bulunmak için yanıp tutuşan Macellan için bu kadar ipucu yeterliydi. İlham perisi gelmiş ve kulağına fısıldamıştı.
Ama Macellan doğru duymuş muydu?
Portekizli bir denizci olan Macellan, Kralı ikna etmek için çok uğraştı fakat Kral, Macellan’ı hanedanın kendisine rakip kesimleriyle ilişkili bulduğu için ona hiç ilgi göstermedi.
Bugün Türkiye’de bilim yapmaya çalışırken adam kayırma, haksızlık, liyakate önem vermeme, ötekileştirme gibi nedenlerle önü kesilen, morali bozulan gençlerin Türkiye’ye küsüp şanslarını yurtdışında araması gibi Macellan da Portekiz’e küstü. Hizmetini Portekiz dışında bir ülkeye sunabilmek için Kral’dan izin istedi. Kral soğuk bir şekilde nereye isterse gidebileceğini söyleyip Macellan’ın âdet olduğu üzere teşekkür için elini öpmesine dahi izin vermeden arkasını dönüp salondan çıktı.
İşte Macellan yeteneklerini ve keşif yapma ateşini İspanya Sarayı’na sunmak üzere İspanya-Portekiz sınırını geçerken bu olayların doğurduğu duygularla yoğurulduğunu tahmin etmek zor değil.
Yazının devamını okumak için lütfen buraya tıklayınız.