Yöneticiliği de keyifli hale getiren etkenlerden en önemlisi insanlardır. Her farklı birey, her farklı profil, her farklı bakış açısı bir öğrenme, gelişme fırsatı verir. Farklı renkler ve zenginlikler barındıran bir ekiple beraber, birbirine inanarak, zorlu bir mücadele vermek heyecan vericidir. İnsanlara dokunmak, onların önündeki engelleri kaldırmak, onları heyecanlandırabilmek, başarı geldiğinde kutlamak, duvara toslanıldığında yerden kaldırabilmek hem güzel, hem de öğreticidir.
İnsana önem veren bir organizasyon hep kazanır ve hep fark yaratır. İnsan olmanın özünde de iki konu çok önemlidir: Güven ve aidiyet. Dolayısıyla ekipleri korkuyla değil, onlara güven vererek, güven duydukları bir ortamda şirkete bağlı hale getirerek çalıştırabiliyorsak o zaman kazan- kazan sistemi kuruluyor. Bağlı ve güven duyan bir ekip hep başarılı, hep farklı olup şirkete bağlı müşteri kazandırarak çalışıyorlar. İşte karlılıkta burada başlıyor.
Dinleyen ve çalışanını önemseyen bir yönetici ile dinlendiğini ve önemsendiğini bilen bir çalışan işyerinde güvenin ve huzurun oluşmasını sağlar. Huzur ve güvenin olduğu bir işyerinde özveri, tutku ve ekip çalışması vardır. Huzur ve güvenin olduğu bir iş yerinde çalışan hak ettiği ücretten daha fazla gayret vermeye, projelerini ve fikirlerini her fırsatta dile getirmeye, çözüm ve müşteri odaklı olmaya, hedeflerini yapmaya ve gerektiğinde hedefin tamamlanması için ekip arkadaşının eksiğini gidermeye, şikayet yerine çözümün bir parçası olmaya, yöneticisiyle açık sözlü iletişim kurmaya, şirket çıkarlarını korumaya, müşterileri şirkete bağlı kılacak doğru ve etkiletici bir davranışla çalışmaya özen gösterir.
Tam tersine güven ve aidiyet duygusunun geliştirilmediği şirketlerde ise personel sirkülasyonu çok fazladır. Yetişmiş elemanı elde tutamazlar. Ya da nitelikli ve yetkinliği yüksek çalışan şirkette kariyer geleceği göremediği ve önemsenmediği için şirkette durmak istemez. Personelin sık değiştiği şirketlerde maalesef hizmet kalitesi ve karlılık beklentilerin çok altında kalır. Büyüme ve rekabet etme fırsatını yakalayamaz.
Değişen personelin şirkete masrafı daha fazladır. Hem yerine yenisini koyma ve yetiştirme maliyeti, hem de müşterilere sunulan hizmetlerdeki değişkenliğin getirdiği memnuniyetsizliğin maliyeti çok daha fazladır. İnsan kaynağı maliyetini %34 artırıyor. Sadece bu kadar mı? Tabiki hayır.
Çalışanlarımız bize ve şirkete tepkilerini, bizim onlara yaptığımız gibi müşterilere kötü davranarak gösterirler. Müşteriyle ilgilenmez, onlara bizi şikayet eder, şirketi kötüler ve mutsuz tavrıyla dedikodu yaparlar. Sorumluluk almadığı gibi yarın olmayacakmış gibi çalışırlar.
Bununla birlikte şirkete bağlı çalışanlar, şirkete %22 daha yüksek karlılık, %22 daha yüksek verimlilik,%10 daha fazla müşteri bağlılığı, %65 daha düşük personel değişim maliyeti kazandırır.
Çalışanlarımızın şirkete bağlı olmamasının ana nedeni; yönetimin personele değer vermeyişi ile yöneticinin kibirli ve saygısızca davranışıdır. Bu tür yönetim anlayışının halen ülkemizde değer görüyor olması maalesef bizim en büyük sorunumuz.
Kıssadan hisse: Ne ekerseniz onu biçerseniz. Siz çalışana doğru bir adım atarsanız, o size ve müşterilere karşı tutkulu ve fark yaratan bir kaç adım atmaya hazırdır. Önceliğiniz günü kurtarmak değil, çalışanı ve müşterileri birlikte kazanmak ve bağlı kılmak olsun.