Sevgili okurlarımız, sizler için GÜBRETAŞ Genel Müdürü Sn. Şükrü KUTLU ile keyifli bir röportaj yaptık. Şimdi sizleri bu sohbetle baş başa bırakıyoruz.
Bizlere GÜBRETAŞ’tanbahseder misiniz?
Tarım da verimliliği artırmak amacıyla sektörün ilk şirketi olarak 1952 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kurulan GÜBRETAŞ, 63 yıla ulaşan kurumsal tarihi boyunca daima sektörde öncü bir roloynadı. Türkiye’nin ilk fosfatlı ve kompoze gübresini üretti, ilk toprak analiz laboratuvarlarını kurdu, Borsa’da işlem gören ilk 13 şirketten biri oldu, sektör açısından çok önemli yatırımlara imza attı ve önemli sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştirdi.
Türkiye genelinde 3 farklı ildeki analiz laboratuvarı ve 5 üretim tesisinin yanı sıra 2 liman, 5 lojistik merkez, 7 bölge müdürlüğü ve 2900 civarında satış noktasıyla tarım yapılan her noktaya ulaşan GÜBRETAŞ,kuruluşundan bu yana ülkemizin tarım ve sanayi sektörlerinin en büyük şirketleri arasında yer aldı.
Özellikle 2005 sonrasında hız kazandırdığımız yeni stratejiler sayesinde öncülüğümüzü daha etkin hale getirdik. Bu adımlardan biri ülkemizde gübre ham maddesinin yetersizliğin edeniyleham madde kaynaklarına sahip ülkelerde yatırım yapma stratejisi doğrultusunda, liderlik ettiği konsorsiyumla 2008 yılında İran’daki Razi Petro kimya tesislerini satın aldı. “Türkiye’nin yurt dışındakien büyük sanayi yatırımı” olan bu girişim, GÜBRETAŞ’ın global oyunculuk yolunda attığı ilk adım olma özelliği taşırken, fosfat kaynaklarına sahip ülkelerde yatırım ve iş birliği arayışları da sürdürülmektedir.
Ürün sayısı ve çeşitliliği açısından sektörün lideriyiz. Türkiye’de üretimi yapılan her türlü bitkinin beslenmesi için kullanılan 177 ürünümüz mevcut. Hedefimiz ürün portföyümüzü tüketicilerimizin ihtiyaçları ve gelişen teknolojiye göre sürekli güncelleyerek sektördeki öncü ve yenilikçi misyonumuzu sürdürmektir.
GÜBRETAŞ olarak sunduklarınız nelerdir?
Bunların yanı sıra yine aynı dönemde Ar-Ge ve sosyal sorumluluk çalışmalarına da ağırlık verdik. GÜBRETAŞ olarak tarımsal üretimde verim ve kaliteyi artırmayı önemsiyoruz.Klasik kimyevi gübreler bitkilerin besin ihtiyacını tam olarak karşılamadığından bitkiye ve bölgeye özel gübreler formüle etme stratejisini geliştirdik. Bu çerçevede Ar-Ge çalışmaları yaparak hububat, mısır, ayçiçeği,pancar, patates, çeltik gibi bitkileri için özel formüller geliştirdik. Özel ürünlerimizle çiftçilere dengeli gübreleme imkanı vererek tarımsal üretimde verim ve kalitenin artmasına katkı sağlıyoruz. Bu çalışmaların temelinde de 2005’denberi sürdürdüğümüz Türkiye Toprak Verimliliği Haritası Projesi’nde sağlanan veriler ve tecrübeler bulunuyor.
Diğer yandan çiftçilerimize bitki besleme konusunda danışmanlık hizmeti veriyoruz. Her yıl Türkiye genelinde 2 bine yakın noktada yaklaşık 150 bin çiftçi ve ziraat mühendisiyle yüz yüze iletişim kurarak tüketicilerimize tarımsal üretim ve bitki besleme konularında bilinçlendirme eğitimleri veriyoruz. Deneme tarlalarımız ile çiftçilerimiz için model üretim alanları kuruyoruz. Toprak numunesi alma eğitimi veriyor ve toprak numunesine göre gübreleme programları oluşturuyoruz.
Dünyaya oranla ülkemizdeki tarım sektörünün durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye 113 milyar TL’lik tarımsal GSYH ile dünyanın 7’nci büyük tarım ekonomisi konumundadır. Tarım sektörü istihdam açısından ülkemiz için hala önemini korumaktadır. Çalışan nüfusun %24’ü geçimini tarımdan sağlamaktadır. Son yıllarda az da olsa dış ticaret fazlası veren sektör, ihracatımıza olumlu katkı yapmaktadır. 30 milyonayakın yabancı turistin tarımsal gıda ihtiyacının yurt içi üretimden karşılanması gelir hanemize yazılan önemli katkıdır.
Ülkemizin tarımsal üretimden bakımından en önemli avantajı, çok farklı mikro klima alanlarına sahip olmasın edeniyle her türlü ürünün yetiştirilmesine müsait olmasıdır. Dezavantajlarımızın başında ise su kaynaklarımızın yetersizliği, tarımsal işletmelerin küçük ve parçalı olması, akar yakıt ve gübre gibi girdilerde dışa bağımlı olmamız geliyor.
Sektörümüz açısından bakılacak olursa; başta hububat olmak üzere birim alan verimimizin gelişmiş ülkelere göre düşük olması ciddi sorundur. Düşük verimin temel sebebi ülkemizin kuru tarım alanlarının yetersiz yağış almasıdır. Sulu tarım alanlarında elde ettiğimiz verim, gelişmiş ülkelerle hemen hemen aynıdır. KOP, GAP ve DAP gibi bölgesel projelerin tamamlanmasıyla birlikte sulanabilir arazilerimiz artacak sonuçta verim sorunumuz önemli ölçüde çözülmüş olacaktır.
Tüm bunların yanı sıra ülkemizin kimyevi gübre üretiminde kullanılan doğalgaz, fosfat kayası, potasyum gibi ham madde kaynaklarına sahip olmaması nedeniyle gübre sektörü ithalata bağımlıdır. Stok,fiyat ve kur riskimiz yüksek, kar oranımız ise çok düşük. İthalat bağımlılığı nedeniyle hiçbir oyuncunun ham madde girdi maliyetlerini belirleme avantajı söz konusu değil. Pazardaki yoğun fiyat rekabeti düşük kârlılığın en önemli nedenidir.
Sermayesi yoğun düşük kârlı bir sektör olmamıza karşın son birkaç yıldır ciddi yatırımlar da yapılıyor.Ülkemizin azotlu gübrelerde üretim açığı var. Yeni yatırımlar, AN (AmonyumNitrat) ve CAN (Kalsiyum Amonyum Nitrat) gübresi tüketimimizin tamamının yurt içi üretimden karşılanmasını sağlayacak boyutta, hatta ihracat imkanı da oluşacak.
Tarım sektörünün önemli sorunlarından biri de yanlış tarım uygulamaları. Tarım sektöründe iyi tarım uygulamalarını ve bilinçli tarımsal üretimi yaygınlaştırmak amacıyla her yıl Türkiye’nin yaklaşık 2 bin noktasında 150 bin civarında çiftçi ve ziraat mühendisinin katılımıyla eğitim toplantıları gerçekleştiriyoruz.
Sektörde kullanılan pompa ve vana sistemleri ile ilgili bizleri bilgilendirebilir misiniz?
Sektörde globe, plug, küresel ve kelebek vana tipleri mevcut. Biz de üretim tesislerimizde otomatik ve on-off kontrol vanaları kullanıyoruz.
Bu anlamda çözüm ortaklarınız var mı?
Yıkama kulesinde Vernert, amonyak hatlarında Friatec, suhatlarında Mass, sıcak kaplama yağı sistemlerinde ise Vimpi markalarını kullanıyoruz. Buhar, amonyak, sülfürik asit hatlarında Termo, Klinger Yakacık vanaları; Fosforik asit hatlarında ise Gemü, Burçelik, Saunders vanalarını tercih ettik.
Bakım onarım işleri tamamıyla bünyemizde istihdam ettiğimiz mekanik bakım elemanları tarafından yürütülüyor.
Yakın gelecek hedefleriniz nelerdir?
Son dönemde ağırlık verdiğimiz üretim tesisi yatırımıyla da GÜBRETAŞ’ı geleceğe hazırlıyoruz. Kocaeli’nin Körfez ilçesinde yer alan tesislerimizde 2012 yılında başlattığımız şirket tarihininen büyük yurt içi tesis yatırımıyla çevreci ve modern bir yapıya kavuşturduğumuz NPK/DAP gübre fabrikası tamamlandı. Mart ayında deneme üretimine başlayan butesis sayesinde Türkiye’nin en modern NPK gübre üretim tesisini hayata geçiriyoruz.
Önümüzdeki birkaç yılda yapacağımız yeni üretim tesisi yatırımlarıyla bu alandaki ürün ve hizmet kalitesi ile üretim kabiliyetimiz çokdaha güçlü hale gelecek. Üretim alanındaki yatırım faaliyetlerimiz tamamlandığında, ülkemizde talep gören ürünleri üretir hale gelerek kendilehimize daha rekabetçi bir ortam oluşturma arzusundayız.
Yurt dışı yatırım planlarına dabirkaç cümleyle değineyim. Bilindiği gibi sektörümüzün temel ham maddeleri azot, fosfat ve potasyumdur. Ülkemiz gübre ham maddesi açısından yetersiz olduğundan GÜBRETAŞ, 2006’dan itibaren ham madde kaynaklarına yakın olma temel stratejisini geliştirdi.
Bu sebeple 2008 yılında yapmış olduğumuz İran’daki Razi Petrokimya tesisi yatırımımız çok olumlu neticeler vermiş ve bize güç katmıştır. Razi yatırımımızın tamamlayıcısı olarak fosfat bazlı bir yatırım arayışımız ve çalışmalarımız devam ediyor. Özellikle siyasi ve ekonomik olarak stabil Orta Doğu ve Kuzey Afrika coğrafyasında hali hazırda görüşmeler veçalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalar ile ilgi olarak kısa vade de çalışmalarımızın ilk sonuçlarını almış olacağız.
Türkiye’nin 2023 vizyonu çerçevesinde tarım sektörünün nasıl bir rolünün olduğunu düşünüyorsunuz?
Ülkemizdeki de kar başına ortalama gübrekullanım oranları, Avrupa ve tarımın ağırlıklı olduğu ülkelere göre çok düşük.Uzmanların yaptığı hesaplamalara göre, dekar başına dünya ortalamasında gübre tüketimi yapılması halinde Türkiye’deki toplam tüketimin (neredeyse %50artışla) 7,5 – 8 milyon ton civarında gerçekleşmesi gerektiği söyleniyor.
Önümüzdeki yıllarda Türkiye genelinde hayata geçecek büyük sulama ve tarım projeleriyle tarım alanındaki talebin de yükselmesini bekliyoruz. Biz de üretim ve lojistik altyapımızı güçlendirerek3-4 yıl içinde satış miktarı kabiliyetimizi 2 milyon ton bandına çıkarmayı hedefliyoruz.
Bununla birlikte biz GÜBRETAŞ olarak, çok gübre kullanmak yerine “doğru miktarda ve düzenli” gübre kullanımını önemsiyoruz ve eğitimlerimizde bu bilincin yayılmasına önem gösteriyoruz.
Diğer yandan sürdürdüğümüz sosyal sorumluluk projeleriyle bilim, eğitim, çevre ve kültür-sanat alanlarında ülkemiz için katma değerler üretmeye devam ediyoruz.
Dünyadaki toplam gübre tüketiminin 175 milyon ton civarında olduğunu düşünecek olursak, Türkiye’nin ortalama 5 milyonton civarındaki yıllık toplam tüketimle payı %2’ye yakın olduğunu söyleyebiliriz. Dünyanın en büyük 7 tarım ekonomisinden birisi olduğumuza göredaha düzgün bir planlamayla bu oranın artırılması mümkün olabilir.
Sektörde tarım daha bilinçli hale gelirken, önemli şirketlerin de bu alana yatırım yapmasıyla ölçekli tarım yaygınlaşıyor. Son yıllarda tarım sektörü, Türkiye ekonomisinin büyümesine en yüksek katkıyı veren sektörlerden biri oldu. İstihdamda yüzde 25’lere varan bir katkı sağlayan tarım, ihracat fazlası vermesiyle cari açığın kapanmasına katkı sağlıyor. Bu ivmenin sürdürülmesi halinde, 2023’te dünyanın en büyük 5. tarım ekonomisine sahip ülkesi olmamız da mümkün olabilir.
GÜBRETAŞ, 2006 yılında belirlediği “uluslararası yatırımlarla sektörde global bir şirket olma” hedefiyle şu ana kadar önemli bir mesafe aldı ve bu çizgiyi sürdürerek yeni yurt içi-yurt dışı yatırımlarla Türkiye’nin 2023 yılı hedefleri içinde sektörün gelişiminde liderliğini korumayı hedefliyor.
Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
2014 yılında ülkemizdeki toplam gübre tüketimi 5,47 milyon tona geriledi. GÜBRETAŞ ise sektördeki daralmanın aksine satışta bir önceki yıla oranla %5,5 artış sağlayarak, 2014 yılını toplam1 milyon 759 bin ton satışla şirkettarihinin yeni rekoruna ulaşarak tamamladı. Buna bağlı olarak Tarım Bakanlığı verilerine göre pazar payımızı %32’ye yükselttik.
Finansal yönden de geçen yılı%25 artışla 2 milyar 848 milyon TL konsolide ciroyla tamamlarken, net kârımızı isebir önceki seneye oranla %122 artışla 210,6 milyon TL’ye yükselttik. Ayrıca geçen yıl Yarımca Tesisleri’mizde 523 bin ton üretimle yüzde 76’lık kapasite kullanımına ulaştık.