Connect with us

Vanalar

Dikkan Vana 40. yılında yeni hedeflere yürüyor

Yayın Tarihi:

on

İzmir merkezli köklü vana üreticisi Dikkan Vana’ya, ISK Sodex Fuarı’nda bir ziyaret gerçekleştirdik. Fuar telaşesi esnasında bize vakit ayıran ve tafsilatlı açıklamalarda bulunan Dikkan Şirketler Grubu Satış ve Pazarlama Direktörü Alkım Gür’e teşekkür ediyor ve sizleri bu keyifli sohbetle baş başa bırakıyoruz.

Öncelikle sizi ve firmanızı kısaca tanıyabilir miyiz?

İsmim Alkım Gür, Dikkan Şirketler Grubu’nda yaklaşık 2 yıldır satış ve pazarlama direktörü olarak görev yapmaktayım. Dikkan Grup, İzmir’de yerleşik bulunan, bu yıl 40. yılını kutlayan bir şirketler grubudur. Grup 6 ana iş kolu ile operasyonlarını sürdürmektedir.

Amiral gemimiz Dikkan Vana denizcilik sektörüne, enerji tesislerine, endüstriyel tesislere, su ve atık su proseslerine vana üretmektedir. Birçok farklı alaşımın üretimini gerçekleştiriyoruz. Vana üretiminde; model, tasarım, Ar-Ge, döküm, işleme ve montaj gibi tüm üretim süreçlerini kendi bünyemizde gerçekleştiriyoruz. Bu anlamda Türkiye’nin ilk ve tek entegre tesisine sahip vana üreticisiyiz.

İkinci iş kolumuz Dikkan Kablo ile alçak gerilim kabloları üretiyoruz. Bu alanda üretim kapasitesi ve teknoloji anlamında Türkiye’nin ilk beş üreticisinden birisiyiz. Avrupa’nın birçok ülkesine yoğun bir şekilde ihracat gerçekleştiriyoruz. Hem bakır hem de alüminyum kablo olarak geniş bir ürün portföyüne ve gerekli kalite sertifikalarına sahip durumda pazarda her geçen gün daha da güçleniyoruz.

Üçüncü iş kolumuz Dikkan Hadde çatısı altında pirinç ve bronz külçe, takoz ve çubuk üretimi yapıyoruz. Bu ürünlerimiz genellikle armatür, savunma sanayii, mobilya ve elektrik sektörlerinde yarı mamul olarak kullanılıyor. Bu alanda da iç piyasada ilk üreticilerden biri olduğumuz gibi Almanya ve İtalya’ya da ihracat yapıyoruz.

Dördüncü iş kolumuz ise Dikkan Döküm. Bu alanda hem vana fabrikamız için döküm gerçekleştiriyoruz hem de dışarıya fason döküm gerçekleştiriyoruz. Dünyadaki tüm bilindik sertifika kuruluşlarından onaylı bir dökümhaneyiz.

Beşinci iş kolumuz, çekme, savurma ve kuma döküm teknikleriyle bronz üretimleri gerçekleştirdiğimiz İz Metal firmamız.  Bu ürünler de genelde kesin çizgilere ve standartlara sahip olan havacılık sanayiinde kullanılıyor.

Son iş kolumuz da Işıksan Geri Dönüşüm Tesisleri’dir. Aliağa’daki grubumuza ait gemi geri dönüşüm tersanelerimiz ile hurda gemileri uluslararası standartlara uygun olarak tekrar sanayiye kazandırıyoruz. Son dönemde petrol fiyatlarının düşüşüyle birlikte pek çok petrol platformu kullanım dışı kaldı. Son iki yıldır yoğun bir şekilde petrol platformlarını geri dönüştürme işlemlerini yürütüyoruz. Petrol platformlarının sökümü ciddi bir bilgi ve birikim gerektiriyor. Işıksan da bu alandaki tecrübesiyle dünya çapında bir firmadır.

Gemicilik sektörüne sunduğunuz çözümlerden bahsettiniz, biraz daha açar mısınız?

Kuruluşunun 40. yılını kutladığımız şirketimizin amiral gemisi ve 40 yıldır faal olan kısmı Dikkan Vana’da yaptığımız üretimin yüzde 70’i de denizcilik sektörüne yönelik olarak gerçekleşiyor. Yaklaşık 30 yıldır Avrupa’ya çok yoğun ticaret gerçekleştiriyoruz. Bu sektördeki iş hacmimizin yüzde 80’ini Hollanda, İsveç, Norveç ve Almanya’ya yaptığımız ihracat oluşturuyor. Denizcilik çok ciddi sertifikasyon isteyen bir iş kolu ve her gemi, sertifika kuruluşlarının onayından geçmek zorunda olduğu için geminin bütün komponentlerinin onaylanması gerekmektedir. Bizim şirketimizin en büyük özelliklerinden bir tanesi tüm bu sertifikasyona sahip olmasıdır.

Ürün portföyü olarak baktığımızda hem alaşım hem de vana tipi anlamında çok geniş bir portföye sahibiz. Bu denli geniş bir portföye sahip ikinci bir firma ne Türkiye’de ne de Avrupa’da yok. Bu anlamda Avrupa’da buhar vana ve sürgülü vana gibi belirli ürün gruplarında pazar lideriyiz. Dikkan Vana globalde çok bilindik bir marka. 30 yıl önce yapılmış bir gemi bizim geri dönüşüm tesislerimize geldiği zaman Dikkan vanalarının kullanıldığını görebiliyoruz. Bizim bir müzemiz var, bu tarz vanaları orada sergiliyoruz.  

Satış ve satış sonrası hizmetleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?

Avrupa’da birçok ülkede ve lokasyonda temsilcilerimiz ve partnerlerimiz var. Satışlarımız Avrupa çapındaki bu geniş ağ aracılığıyla gerçekleştiriliyor.

Vana konusu oldukça kritik. Bir gemiye vana monte ediliyor ve gemi uzak denizlere açılıyor. Seyir esnasında vanayla ilgili bir problem yaşanabilir. Böyle durumlarda hızlı müdahale gerekebiliyor. Bu noktada üreticinin hem teknik bilgi hem ulaşılabilirlik olarak hem de ürünün ya da yedek parçanın sağlanabilir olması anlamında kuvvetli bir servis ağına sahip olması önem kazanıyor. Bu noktada çok ciddi çalışmalarımız var. Yeni bir mobil aplikasyon devreye aldık. Bu aplikasyon sayesinde Dikkan müşterisi olan birisi dünyanın neresinde olursa olsun, şirketimize ulaşıp gerekli teknik bilgiyi ve desteği alabilecek. Tüm bayilerimiz de yine bu sisteme kayıtlı olacak. Onlar da gerekli yedek parça, sarf malzemesi ve teknik desteği bu sistem aracılığıyla sağlayabilecekler.

Denizcilik piyasası son 3-4 yılda ciddi bir daralmaya girdi. Bu durumda pazarda rekabet de giderek kızışıyor. Bu şartlarda üreticilerin koluna yeni bilezikler takması lazım ki pazarda daha kuvvetli olabilsinler. Hem satış hem satış sonrası hem ürün sonrası hizmet hem de sertifikasyon anlamında rakiplerimizin önüne geçecek, katma değer sağlayacak adımları atmak durumundayız. Kendimizi devamlı geliştirecek, teknolojik ilerlemeye ayak uydurabilecek çıkışlar arıyoruz.

ISK Sodex 2018’e ilişkin bir değerlendirmede bulunur musunuz?

2 yıl önce Sodex Fuarı CNR’de yapılmıştı, bu yıl TÜYAP’a alındı. Açıkçası fuardan, fuardaki yerimizden, vana üreticilerinin bodrum kata yerleştirilmiş olmasından hiç hoşnut değiliz. Bu anlamda bu soruyla ilgili maalesef pozitif bir şey söyleyemeyeceğim. Fuarlar bizim için, yeni müşteri bulmaktan ziyade mevcut müşterilerimizle bir araya geldiğimiz, pazarda var olduğumuzu gösterebileceğimiz, bir nevi prestij alanları. Bu alanlar için çok ciddi yatırımlar yapılıyor. Hem finansal açıdan hem insan kaynağı ve zaman açısından hem de manevi açıdan çok ciddi yoruluyorsunuz. Bu anlamda 2 sene sonraki Sodex’te yine bu alanda olacaksak, vana üreticileri olarak pek de katılma taraftarı değiliz.

Sektörün Endüstri 4.0 kapsamındaki gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yaklaşık 3 yıldır tüm sektörler Endüstri 4.0 konusuyla çalkalanıyor. Bildiğiniz gibi ilk kez 2013 yılında Almanya’da düzenlenen bir fuarda dile getirildi Endüstri 4.0, sonra 2015 yılında Davos’ta Almanya Başbakanı Angela Merkel ülke stratejisi olarak ortaya koydu. Sonra da hepimiz bunu konuşmaya başladık. Biz, yaklaşık bir yıl önce bünyemizde bir proje ekibi oluşturduk. Bu ekip yoğun olarak Endüstri 4.0 projeleri üstüne çalışıyor. Bizim üretimimiz oldukça emek yoğun bir üretim. Vana üretiminde döküm, talaşlı imalat, montaj ve test prosesleri var. Endüstri 4.0 ve insandan bağımsız üretim için oldukça zor prosesler. Bu açıdan biz Endüstri 4.0’ı şu an proje bazlı, üretimin belirli aşamalarını pilot olarak seçip bu aşamalarda ne tür dönüşümler yapabiliriz değerlendiriyoruz. Güzel sonuçlar ortaya çıkmaya başladı. Akıllı fabrika adı altında önemli değişiklikler yaptık bu süreçte. Dijital ikiz simülasyon uygulamalarında ciddi çalışmalarımız var. Geçen yılın sonunda Ar-Ge merkezi unvanını aldık. Türkiye’de Ar-Ge merkezine sahip ilk vana üreticisi olduk. Bu da bizim için çok önemli bir gurur kaynağı. Üretim hattının belirli kısımlarını tamamen simülasyona aktardık. Bir ürünün üretimini bilgisayar ortamında tasarlayabiliyoruz. Önce modeli tasarlıyoruz, tasarladığımız modelin dökümünü yapıyoruz, dökümün kalitesini oradan görebiliyoruz. Talaşlı imalat işlemlerinde de keza bu simülasyonu kullanabiliyoruz. Bunu tüm üretim prosesine yaymak için çalışmalar yapıyoruz. Bunun dışında, sisteme entegre ettiğimiz birkaç tane üretim robotu var. Bu robotlar aracılığıyla datayı üretimden alıp sisteme aktaracak şekilde bir uygulamayı başlattık. İzmir’de Endüstri 4.0 konulu iki sempozyuma sponsor olduk. ISK Sodex 2018’de Endüstri 4.0 konulu bir sunum yaptık.

Verimlilik ve sürdürülebilirlik kavramları şirketiniz için ne ifade ediyor?

Verimlilik ve sürdürülebilirlik Endüstri 4.0 yaklaşımının da üç ana konusundan biri. Endüstri 4.0’ın hedeflerinden birincisi “time to market” yani pazara giriş zamanıdır. İkincisi esnek üretimdir. Üçüncüsü ise verimlilik ve sürdürülebilirliktir.

Biz şirketimiz içerisinde, yaklaşık 2 buçuk yıldır ERP sistemi çerçevesinde bir dönüşüm gerçekleştiriyoruz. Bu sistem şu an üretim hatlarının her noktasına temas etmiş durumda. Aynı zamanda QR kod uygulamamız var. Bu QR kodlar sayesinde her ürünün ve komponentin üretim sürecini takip edebiliyoruz. Böylece üretim verimliliğiyle ilgili ciddi bir data topluyoruz. Bu da bizim için verimliliği artırma anlamında çok önemli bir dönüşüm. Bir elektronik tesisinde insan görmeyebilirsiniz mesela, otomasyon ne kadar fazlaysa verimlilik de o kadar yüksektir bu tarz üretimlerde. Vana üretimindeyse verimlilik daha çok insana ve ürünün kalitesine bağlıdır. Burada esas olan minimal kaynaklarla maksimum verim elde etmektir. Bizim Kaizen ve 5S uygulamalarımız şu an şirketin her departmanında aktif olarak kullanılıyor. Kaizen projeleriyle verimlilik anlamında çok ciddi çıktılar elde ediyoruz. İzmir’de Makine Mühendisleri Odası’nın Kaizen etkinliğinde 3 tane projemiz ödül aldı.

Kısa veya uzun vadede hayata geçirmeyi planladığınız projeleri bizimle paylaşır mısınız?

Dikkan Grup oldukça hızlı gelişen ve her sene bünyesine yeni iş kolları katan ya da katmaya çalışan bir bakış açısıyla yönetiliyor. Örneğin kablo fabrikamız yaklaşık 2 buçuk yıl önce yapmış olduğumuz bir yatırım. Döküm ve metal sektörüyle ilintili gibi dursa da aslında apayrı bir iş kolu. Çok ciddi bir yatırımdı ve şu an geri dönüşünü alıyoruz. Aslında bizim istediğimiz ve şu anda gerçekleştirdiğimizi düşündüğümüz şey, tamamen entegre bir sistem oluşturmaktır. Gemi geri dönüşümle sisteme kazandırdığımız metali tüm üretim kollarımızda değerlendirmek ve bu metal bilgimizle de işlerimizi daha da geliştirmek istiyoruz. Bu entegre sisteme uygun olabileceğini düşündüğümüz yeni iş kollarını bünyemize eklemeyle ilgili çalışmalarımız var. 5 yıllık stratejik planımız dahilinde 6 olan iş kolu sayımızı 8’e çıkarmak istiyoruz. Dolayısıyla üzerinde çalıştığımız iki ana iş kolumuz daha var. Bunlarla ilgili yatırımları da önümüzdeki yıllarda devreye alacağız.

Bunun dışında, Avrupa, Ortadoğu ve Uzakdoğu’da farklı iş kollarıyla ilgili farklı yapılanmalarla ilgili çalışıyoruz. Dikkan Grup olarak daha global bir şirket olma yolunda çalışıyoruz. Ortadoğu’da bir bölge ofisimizin açılışını gerçekleştirdik. Avrupa’da ve Uzakdoğu’da da bununla ilgili çalışmalarımız var. Artık daha global bir yapıya doğru evriliyoruz. Varmak istediğimiz hedef, bundan 10 yıl sonra dünya haritasını açtığınız zaman her kıtada, her ülkede bir şekilde dokunabileceğiniz bir Dikkan noktası oluşturmak.

Aynı zamanda, petrol ve gaz endüstrisine yönelik API vana grubunu ürün portföyümüze ekledik. Bu ürün grubuyla denizcilik ile su ve atık su sektörlerinin dışında üçüncü bir sektöre de çözüm üreteceğiz.  

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Öncelikle böyle bir imkân yarattığınız için teşekkür ediyorum. Biz biliyoruz ki Türkiye’yi ileriye taşıyacak istikamet her zaman daha doğru, daha kaliteli ve daha teknolojik üretim yapan pazarlardır. Bunun da başında Avrupa pazarları geliyor ve biz de hep orayı hedefledik. Ama tabii Türkiye’de de varız ve fuarlarda ve bu tür yayınlarda kendimizi gösteriyoruz. Dikkan’ın ne kadar güçlü ve yurt dışında bilinirliliği yüksek bir marka olduğunu da artık Türkiye pazarına da göstermek istiyoruz. Bu fırsatı yarattığınız için tekrar teşekkür ederim.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 

Türkiye endüstrisine, alana özel, spesifik yayınlar üreten MONETA Tanıtım’ın sektörel dergilerinin ve web portallarının editörlüğünü yapmaktayım. Yeni nesil, dinamik yayıncılık anlayışıyla, dijital ve basılı mecralarda içerik geliştirmek için çalışmaktayız.

Vanalar

Elektronik tahrikli küresel su vanası

Yayın Tarihi:

on

Yazar:

Elektronik olarak çalıştırılan yeni bir küresel su vanası tasarlayan firma, uygun bir redüktörlü motorun tasarımı ve özellikleri konusunda desteğe ihtiyaç duyduğu için Precision Microdrives’a başvurdu. Precision Microdrives’a inşa edilmiş bir prototip ile başvuran firmanın, dişli motorunun maruz kalacağı eksenel ve radyal yük konusunda endişeleri vardı. Çok çeşitli ortamlarda ve zorlu konumlarda kullanılacağı için dişli motorunun güçlü, sağlam ve güvenilir olması gerekiyordu. Bunlardan bazıları aşırı hava koşullarına maruz kalacaktı. Motorun pille çalışan bir cihaz olduğu göz önüne alındığında, orta düzeyde güç tüketirken valfi çalıştırmak için yeterli torka sahip olması gerekiyordu.

Precision Microdrives’ın Birleşik Krallık merkezli uygulama mühendislerinden oluşan ekibi, müşterinin prototipini inceledi. Daha sonra teknoloji seçeneklerini ve sahip oldukları performans taleplerini tam olarak anlamak için onlarla beraber çalıştı. Hong Kong merkezli üretim mühendisleri, çeşitli çevre koşullarında yeterli torka, yeterince düşük güç tüketimine ve uzun ömürlülüğe sahip olduklarından emin olmak için önerilen redüktörlü motorlar üzerinde ayrıntılı şirket içi testler gerçekleştirdi.

Precision Microdrives’ın müşterisi ayrıca, sahada güvenilir performans göstermelerini sağlamak için redüktörlü motorları hem kuru, ıslak, sıcak hem de soğuk ortamlarda kapsamlı bir şekilde test etti. Ayrıca uygulamada toza, neme ve uzun ömürlülüğe karşı çevre, IP kontrol etmek için testler yaptı. Müşteri bu testlerde beklenenden daha erken motor arızaları yaşadığı için Precision Microdrives, motorun sert bir uç noktasına gitmesini önlemek için müşterisinin tasarımlarında değişiklikler araştırdı ve önerdi.

Ürün başarılı bir şekilde pazara sunuldu

Precision Microdrives mühendislik ekibinin, müşterinin kullandığı teknolojiyi tam olarak anlamak için zaman harcaması sayesinde, firma geliştirme sürecindeki sorunları hızlı bir şekilde teşhis edip çözebildi. Müşterisine yüksek düzeyde destek sağlayan Precision Microdrives, yeni bir akış ölçüm su sayacı geliştirme konusunda da firma ile anlaştı. Precision Microdrives’ın müşterisi, artık iki proje için aynı motor çözümünü kullandığından, hacim ve sevkiyatları birleştirerek üretim maliyetlerini daha da azaltabilecek.

 Kaynak: www.precisionmicrodrives.com

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Devamını Oku

SU VE ATIKSU YÖNETİMİ

Kayar sürgülü vanalar ile içme suyu tesisinde basınç ve akış hızının düzenlenmesi

Yayın Tarihi:

on

Yazar:

Ostend Kanalı suyu, bölgenin boru ağına temiz su olarakgönderilmeden önce 8 aşamada işlem görür

Veolia Water Technologies, Belçika Oostende’de içme suyu üretimi için ultra modern bir tesis inşa etti. Bu tesis ile yerel su tedarikçisi FARYS, çok aşamalı filtrasyon işlemiyle yönerge gerekliliklerinin çok üzerinde bir kalitede içme suyu temin edebiliyor. Ters osmoz, aktif karbonla filtrasyon ve suyun yeniden mineralleştirilmesi gibi prosesin kritik aşamalarında Schubert & Salzer Control Systems tarafından üretilen kayar sürgülü vanalar, tesiste basınç ve akış hızının düzenlenmesini sağlıyor. Su tedarikçisi FARYS, Bruges-Ostend Kanalı’ndaki sudan Oostende şehri ve civarı için içme suyu üretiyor. Veolia Water Technologies tarafından inşa edilen su tesisatının mevcut geliştirme aşamasında, saatte 1.200 m3’e kadar içme suyu doğrudan boru şebekesine gönderilebiliyor. Profesyonel bir su arıtma uzmanı tarafından inşa edilen tesis, ters ozmoz teknolojisi kullanan Belçika’nın en büyük içme suyu üretim tesisi olma özelliğine sahip ve üretim hızı bakımından dünyada üst sıralarda yer alıyor.

Kullanımı ve tüm prosesteki enerji maliyetlerinin azaltılmış olması önem taşıyor. İşlemle ilgili açıklama yapan bu projeden sorumlu Veolia Water Technologies Belçika Proje Yöneticisi Frederik Debaillie, “Kanal suyu 8 aşamada arıtılıyor. İlk olarak filtrasyonda tüm asılı partiküller, mikrobiyolojik maddeler ve patojenik mikroorganizmalar uzaklaştırılıyor. Sonraki ters ozmoz sırasında ince gözenekli, yarı geçirgen membranlar, mineraller ve tuzların yanı sıra 0.1 nanometre partikül boyutlarına kadar olan mikro kirleticileri filtreliyor. Geriye sadece su molekülleri kalıyor. Bu su, aktif karbon filtrelerden geçirilerek gönderiliyor ve karbondioksit enjeksiyonundan sonra kireç taşı ile remineralize ediliyor. Son olarak su UV ışığı ile dezenfekte ediliyor ve ardından klorlama yapılıyor. Sonuç olarak elde edilen en yüksek kalitede içme suyu ile tampon depolama tankları aracılığıyla boru şebekesine besleme yapılıyor” ifadelerini kullanıyor. Schubert & Salzer Control Systems Uluslararası Satış Müdürü Tristan Lejeune, “Su işletmecisi, uygun maliyetli çalışan bir tesis istiyordu. Kontrol vanalarında bile her yerde maksimum enerji verimliliği gerekiyordu. Aynı şekilde, ters osmoz ve sonraki proses aşamaları da zorlu uygulamalardır. Burada kullanılan valflerin kontrol hassasiyeti ve reaksiyon hızı açısından özel gereksinimler mevcuttur” diye açıklıyor.

Sürgülü vanalar, hasara karşı etkili koruma sağlıyor

Ters ozmoz işlemi sırasında, hassas ve hızlı basınç düzenlemesinin çok önemli olduğuna vurgu yapan Veolia Proje Yöneticisi Debaillie, “Son derece hassas filtrasyon katmanları, basınçlı borulara sarılıyor. Basınç şokları ve aşırı debi miktarlarının önüne güvenilir bir şekilde geçilmelidir. Kontrol aşamasındaki en ufak aşımlar bile pahalı membranlara zarar verebilir. Bu nedenle on iki ters osmoz ünitesinin her birinde Schubert & Salzer Control Systems tarafından üretilmiş birer adet DN 125 ve bir adet DN50 sürgülü vana kullanıyoruz. İşlenmemiş suyun ozmotik basıncını dengelemek ve ters ozmozu devam ettirmek için gerekli olan yüksek proses basınçlarının tam olarak ayarlanmasını sağlarlar” açıklamasında bulunuyor. Sürgülü vanaların yüksek hassasiyeti ve son derece kısa tepki süresi için belirleyici faktör, özel tasarım ilkeleridir. Sürgülü teknoloji, birbiri üzerinde hareket eden akış yönüne dikey olarak yerleştirilmiş iki yarıklı sızdırmazlık diski ile akış hızını milisaniye cinsinden kontrol eder. Pnömatik aktüatörün yalnızca iki disk arasındaki kayma sürtünmesini aşması gerekir. Bu, çalıştırma için gereken kuvvetin diğer valf tiplerine göre yüzde 90’a kadar daha az olduğu anlamına gelir. Aktüatörler daha küçük biçimde boyutlandırılabilirler ve kontrol ihtiyacı azaltılabilir. Eş zamanlı olarak, yalnızca birkaç milimetrelik kısa stroklar ve kısma elemanının azaltılmış kinetik kütleleri, aktüatörü ve mil contasını korur.

Bir DN 125 ve bir DN50 kayar kapaklı vana 12 ters ozmos ünitelerinin her birinde kullanılır

Bir DN 125 ve bir DN50 kayar kapaklı vana 12 ters ozmos ünitelerinin her birinde kullanılır

Malzeme ve enerji verimliliği ile genel maliyette azalma

Proseste kullanılan sürgülü vanalarla ilgili bilgiler aktaran Schubert & Salzer Control Systems Uluslararası Satış Müdürü Tristan Lejeune, “Sürgülü vanaların özel tasarım prensibi, ağırlık ve boyutlar üzerinde çifte pozitif etkiye sahiptir. Bir yandan ara flanş tasarımı ve daha küçük aktüatörler nedeniyle vanalar daha küçük hafiftir. Öte yandan, özellikle yüksek KVS değerleri sayesinde önemli ölçüde daha iyi olan akış özellikleri aynı zamanda daha küçük nominal boyutların kullanılmasına imkan tanır. Bu da valfleri yaygın alternatif çözümlere göre daha kompakt ve daha hafif hale getirir” şeklinde konuştu. Bu nedenle tesisteki 45 sürgülü vananın toplam ağırlığı yalnızca 1.100 kg’dır. Karşılaştırıldığında yatak valfleri yaklaşık 5 ton ağırlığındadır. Bu fark dikkate değerdir. CO2 üzerindeki tasarruf nedeniyle, üretimden nakliyeye ve fabrikada çalıştırılmasına kadar valfin tüm yaşam döngüsü üzerinde olumlu etkiler ortaya çıkar. Daha kompakt boyutlar ve düşük ağırlık nedeniyle bakım ve dolayısıyla işletme maliyetleri de azalır.

Schubert & Salze vanası ve normal vana arasında boyut karşılaştırması. Boyutlar benzerdir.

Schubert & Salze vanası ve normal vana arasında boyut karşılaştırması. Boyutlar benzerdir.

Sürgülü vanaların uzun hizmet ömürlerinin de belirleyici bir noktada olduğunu belirten Lejeune, “Bunlar, diğer şeylerin yanı sıra, kavitasyonun zararlı etkilerini etkisiz hale getirmelerinden kaynaklanmaktadır” dedi. Hepsinde alternatif glob vanalar, patlayan kavitasyon kabarcıkları genellikle erozyon nedeniyle yüksek maliyetli aşınmaya neden olur. Debi sapması oluşmayan kayar sürgülü vanaların özel tasarımı nedeniyle boru hattında kavitasyon kabarcıkları, vananın 1-2 m arkasında patlar. Bu, kavitasyondan zarar verici bir etki oluşmayacak şekilde kolayca tasarlanabilir. Projeden sorumlu Schubert & Salzer Control Systems’in Mühendisi Berdien Uytterhaegen, boruyu vanadan sonra kısa bir mesafe boyunca düz olarak döşenmesini tavsiye etti. Debaillie, “Kontrol valfleri, su şoku durumunda bile çok etkilenmezler. Boru tesisatında meydana gelen herhangi bir su şokunun kuvveti, kayar sürgülü vanalarda aktüatöre aktarılmaz, bu da ani basınç artışlarından zarar görmeyeceği anlamına gelir” diye konuştu.

Yüksek hassasiyetli konumlayıcılarla kullanımın eşitlenmesi

İşleyiş hakkında bilgiler veren Debaillie, “Arıtılmış su bölgenin boru ağına gönderilmeden önce, aktif karbon filtrasyonu ve kireçtaşı ve CO2 ile yeniden mineralizasyon sırasında DN150 kayar kapaklı vanalar kullanıyoruz” diye ekledi. Burada da yüksek hassasiyetli Schubert & Salzer konumlayıcılar, kayar sürgülü vanalarla birleşerek son derece hassas akış kontrolünü güvence altına alır; öyle ki 8 aktif karbon filtresi ve 13 remineralizasyon tankı eşit şekilde kullanılır. Bu uygulamada, lineer bir akış karakteristik eğrisinin, prosesi sabit tutmaya, özellikle de debi miktarlarının düzenlenmesine uygun olduğu kanıtlanmıştır.

Güvenilir, bölgesel su tedariki güvencesi

Günlük ortalama 24.000 m³ üretim ile tesis, bölgede güvenilir ve uygun maliyetli su arzına önemli bir katkı sağlıyor. Belçika’nın geçtiğimiz yıllarda yaşadığı ve iklim değişikliği nedeniyle daha da artabilecek olan su kıtlığı ihtimalinin de gelecekte önüne geçilmesi bekleniyor. Bu ihtimalden yola çıkan FARYS, Nieuwpoort’ta benzeri ikinci bir tesis planlıyor.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Devamını Oku

Vanalar

GEMÜ Kelebek Vanaları’na oksijen onayı

Yayın Tarihi:

on

Yazar:

Ingelfingen merkezli vana uzmanı GEMÜ’nün R480 Victoria Kelebek Vana Serisi’nin özel bir versiyonu, oksijen ortamı için anında etkili olacak şekilde onaylandı.

Oksijen ortamına yönelik tasarımda, GEMÜ’nü Victoria Kelebek Vana Serisi’nden ortamla ıslanan tüm sızdırmazlık malzemeleri ve yardımcı malzemeler (yağlayıcılar ve vida kilitleme maddeleri), Federal Malzeme Araştırma ve Test Enstitüsü (BAM) tarafından test edildi ve onaylandı. Uygun olmayan yağlar ve gresler yangınlara yol açabiliyor, bu nedenle ortamla ıslanan tüm bileşenlerin uygun şekilde temizlenmesi gerekiyor.

BAM onayı için yapılan incelemede DIN EN 1797 ve ISO 21010 standardı esas alındı. Onay, maksimum 60 °C çalışma sıcaklığında ve 15 Bar basınçta gaz halindeki oksijenin kullanımıyla sınırlı kaldı. Oksijen uygulamaları için onaylanan GEMÜ R480 Victoria Serisi Kelebek Vanalar, ‘O’ özel fonksiyonu ile tanınıyor. Onay, EPDM conta malzemesi kodu E ve paslanmaz çelik disk malzemesi kodu A’yı kapsıyor.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Devamını Oku

Trendler

Copyright © 2011-2018 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com