Yaşadığımız günlerde, iklim değişikliğinin de etkisiyle temiz suya erişim tüm dünyada milyarlarca insanı etkileyen hayati bir mesele haline gelmiştir. Mevcut temiz su kaynaklarının kısıtlı olması, bu kaynakların her geçen gün azalması ve kirlenmesi, bugün su zengini olarak değerlendirilen coğrafyalarda bile; suyun doğru kullanılmasını, mevcut su kaynaklarının daha güçlü bir şekilde korunmasını ve kirlenen suların geri kazanılmasını bir zorunluluk haline getirmiştir.
Dünya’daki toplam su miktarı yaklaşık 1,4 milyar km³ civarındadır. Yeryüzünün %75’i okyanuslar ve denizler tarafından kaplanmış olsa da bu su doğrudan kullanılamayacak kadar tuzludur ve toplamda Dünya’daki suyun sadece %2,5’i tatlı sudur. Bu tatlı suyun sadece %10’u içme amaçlı kullanılırken, %20’lik kısmı endüstriyel amaçlı ve %70 gibi büyük bir kısmı ise tarımsal sulama amaçlı olarak kullanılmaktadır.
İster içme suyu olarak ister endüstriyel amaçlı olarak ya da tarımsal amaçlı olarak kullanılsın; su ilk tüketim noktasından sonra, farklı kimyasal ve biyolojik maddelerle kirlenmiş olarak bir atık (atık su) olarak doğaya ya da arıtma tesislerine geri dönmektedir. Milyonlarca yıldır kusursuz çalışan suyun yaşam döngüsü; modern hayatın getirdiği yüksek kirlilik nedeniyle, her geçen gün artan temiz su tüketimini karşılamakta zorluk çekmektedir. Artık tek çare öncelikle suyun bilinçli kullanılması, mevcut temiz su kaynaklarının daha sıkı korunması ve kirletilen suların tekrar geri kazanılmasıdır.
Gelişen teknoloji her ne kadar su kaynaklarının daha hızlı kirlenmesine yol açsa da aynı şekilde, atık suların arıtılması ve geri kazanılması için günümüzde çok sayıda alternatif çözüm yöntemi sunmaktadır. Bu yöntemler içerisinde “sıfır sıvı deşarjı” özellikle endüstriyel uygulamalarda daha kolay yer bulmuş ve popülerlik kazanmaya başlamıştır.

Bu işlemin arkasındaki teknoloji, temel olarak gıda üretimi amaçlı (örneğin domates konsantrasyonu için de kullanılan) buharlaştırma sistemini esas almaktadır. Modern sistemler, gıda üretiminde olduğu gibi kademeli buharlaştırma ile neredeyse suyun %99 oranında geri kazanılmasına imkan vermektedir.
Ancak bu sistemler sadece suyun geri kazanımı ile sınırlı değildir ve çoğu zaman, suyun içerisindeki ekonomik değeri olan, kirleticilerin ya da prosesin farklı aşamalarında kayıp olarak suyun içerisinde kalan maddelerin de geri kazanılmasını sağlar.
Bu ardışık buharlaştırma işlemi için sistemin vakum altında tutulması ve özellikle, sistemde vakum altında çalışan pompaların sağlam ve güvenilir olması en kritik konulardan biridir.
Bu nedenle sistemde kullanılan pompalar çift mekanik salmastra ile donatılmış, yüksek sıcaklıklarda çalışmaya uygun ve düşük Net Pozitif Emme Yüksekliği (NPEY) gereksinimine sahip olmalıdır.
Her aşamada atık suyun ve su kaybederek yoğunlaşan akışkanın kimyasal ve fiziksel özelliklerine uygun malzemeler ve çark yapıları seçilmelidir. Arıtılmış suyun transferi için kapalı çarklı bir pompa yeterli olurken, susuzlaştırma ve buharlaştırma işleminin farklı aşamaları için “açık çark, kanal çark, vorteks çark ve açık kanal çark” gibi farklı çark yapıları mutlaka değerlendirilmeli ve sistemin verimliliği ve performansı garanti altına alınmalıdır.
Salvatore Robuschi 90 yılı aşkın bir süredir en zor kimyasal prosesler ve evaparator sistemleri için pompa üretirken, “sıfır sıvı deşarjı” projelerinize kısa teslim süresi ve güçlü servis ağı ile doğru ve güvenilir çözümler sunar.