Her yıl gerçekleştirilen Dünya Gıda Konferansı, dünya genelinde var olan açlığı ortadan kaldırmak ve kötü beslenme sorunlarına çözüm bulabilecek paydaşları bir araya getirmekte olup, dünya liderlerinin gıda sistemindeki sorunlara eğilmesi gerektiğini dile getiren önemli bir organizasyondur.
Çünkü açlık, dünya liderlerinin karşılaştığı en önemli sorundur.
1996 yılında gerçekleştirilen Dünya Gıda Zirvesi’nde kabul edilen “Dünya Gıda Zirvesi Eylem Planı” önemli bir dönüm noktası niteliğindedir. Böylece herkesin fiziksel ve ekonomik olarak her zaman yeterli ve güvenli gıdaya ulaşması, süründürülebilir tarımsal üretimin sağlanması konularında ülkelerin önlem alması için çeşitli eylem planları ortaya konmuştur.
Günümüze geldiğimizde, 26 Haziran 2020 tarihinde tamamen dijital olarak gerçekleştirilen Dünya Gıda konferansı da bu eylem planını desteklemekte ve bunun ötesinde, 2020 yılına damgasını vuran COVID-19 pandemi sürecinin gıda sistemine etkilerinin ve bu konuda alınabilecek önlemlerin konuşulduğu önemli bir ajandaya dikkat çekmiştir.
Araştırmacıları, politikacıları, iş dünyası ve sivil toplum örgütlerini bir araya getiren konferansta, COVID-19 sağlık krizinin dünyayı salladığı bu dönemde, özellikle gelişmekte olan ülkelerde durumun açlık ve fakirlik krizine dönüşmemesi için acilen herkes göreve çağrıldı.
1. Gıda Sistemi
COVID-19 boyunca ve sonrasında kendini hızlıca toparlayan gıda sistemine geçiş nasıl olmalıdır?
Pandemi boyunca tecrübe edilen sorunlar nelerdir ve nasıl aşılabilir?
Pandemide zarar gören gıda sisteminde toparlanma nasıl gerçekleştirilebilir?
(Çünkü yaşanan kriz, tek başına bağış ve yardım kuruluşlarının destekleri ile aşılamaz.)
İnsanların yemek yeme alışkanlıkları nasıl dönüştürülebilir?
Geleceğin tarım uygulamaları nelerdir?
Gıdanın geleceği!
Devletler tarafından alınması gereken önlemler gıdanın geleceğini kurtarabilir!
2. Avrupa Yeşil Anlaşması
Avrupa Yeşil Anlaşması, gelecekte dünya liderlerine, kural koyuculara ve topluma nasıl faydalar getirebilir?
İklim değişikliği ve biyolojik bozulma Avrupa’yı ve bütün dünyayı tehdit eden en temel sorunlardır. Bu sorunların üstesinden gelebilmek için, Avrupa’nın yeni bir büyüme stratejisine ihtiyacı olduğu aşikârdır.
Geliştirilecek strateji çerçevesinde;
- 2050 yılına kadar sera gazı etkilerini minimize etmiş olması
- Ekonomik büyümenin mevcut kaynakları yok etmeden gerçekleşmesi için politikalar geliştirmesi
- Her bireye ve topluma ve ulaşabilir olması
- Hedeflerine hizmet ediliyor olmalıdır.
Avrupa Yeşil Anlaşması, yukarıda sıralanan maddeleri hayata geçirecek sürdürülebilir bir ekonomi oluşturulması hedefini gütmektedir.
Uzmanlar, COVID-19 pandemisinin sebep olduğu büyük bir ekonomik buhran beklediklerini dile getiririnken, iklim değişikliğinin de olumsuz etkileri ile hali hazırda yoksullukla mücadele eden ülkeleri çok daha derin bir kriz beklemektedir.
Bu noktada Avrupa ülkelerinin iyileştirici ve koruyucu rol üstlenmesi elzemdir. Avrupa Yeşil Anlaşması da bunu desteklemektedir.
Görülüyor ki, dünya önlemez bir krize doğru hızla ilerlerken alınacak önlemlerle bu krizle mücadele yollarını bulabilir ve gelecek nesiller için sağlıklı ve sürdürülebilir yaşam koşullarını temin edebiliriz.
Çözüm ise bireylerin, toplumların, devletlerin kısacası dünyanın bu sorunları ciddiye alıp harekete geçmesi ile mümkün olacaktır.
Sevgiler,
Dönüştür Gitsin