Vanalar

Valfon, ISK-Sodex 2019’da yangın grubu ürünleriyle ön plana çıktı

Yayın Tarihi:

on

ISK-Sodex 2019 esnasında Valfon standına bir ziyaret gerçekleştirdik ve Genel Müdür Mahmut Büyüktopçu’nun görüşlerini aldık.

Konya merkezli Valfon firmasının ISK-Sodex’te sergilediği ürün grupları hakkında bilgi vermesini rica ettiğimiz Mahmut Bey, şunları ifade etti: “Üretimini yaptığımız ürünler genelde ısıtma, soğutma, yangın ve sulama projelerine yönelik hidrolik kontrol vanalarıdır. Hidrolik kontrol vanalarındaki temel prensip, içerisinden geçen suyun kendi basıncını kullanarak açma kapama ve ayar yapabilme özelliğine sahip olmalarıdır. Bu vanalar, içerisinde bulunan diyafram veya pistonu üst kısımdaki hidrolik pilot valfler tarafından aktüatör olarak kullanılarak kumanda edilebilirler. Özellikle yangın grubunda ıslak alarm, kuru alarm ve izlenebilir kelebek vanalarda Türkiye’de üretim yapan 3 firmadan birisiyiz.”

Bu yılki fuar hakkındaki değerlendirmelerini almak istediğimizde ise Mahmut Bey şunları söyledi: “Fuar beklentilerimizin oldukça üzerinde geçti. Her ne kadar geçmiş yıllara göre biraz daha tenha olsa da özellikle yurtdışından yabancı ziyaretçilerin yoğun ilgisi bizi memnun etti. Son fuarda alan yerinin değişikliği ve mevsimler şartlar katılımı oldukça düşürmüştü ama bu yıl fuar şirketinin organize çalışması ve mevsim zamanlamasının yerinde olmasının ziyaretçi sayısını artırdığını düşünüyorum. Fuarın sektörel dağınıklığı çok büyük olduğu için insanlar sadece kendi sektör alanlarını ziyaret edebiliyorlar. İleriki dönemlerde sektörlerin birkaç parçaya ayrılarak farklı fuarlar düzenlenmesinin üreticiler ve kullanıcılar için daha nokta atışı olacağı kanaatindeyim.”

Ülkemizde çok kaliteli ürünler imal ediliyor

Sektör ve rekabet ortamı hakkındaki görüşlerini almak istediğimizde ise Valfon Genel Müdürü Mahmut Büyüktopçu şu değerlendirmelerde bulundu: “Ülkemizde özellikle yangın sektörü çok riskli bir grup olduğu için kullanıcılar genelde yabancı menşeli ürünlere rağbet gösteriyor. Biz bu algıyı kırmak için uzun zamandır çok yoğun mesai harcıyoruz. Bu algıyı yendiğimiz yerlerde de yoğun fiyat pazarlığı ile karşı karşıya kalıyoruz. İthal ürün birim fiyatı her ne olursa olsun kabul ama yerli üretici üretti mi mutlaka pazarlık yapılması gerekir gibi bir standart oluşturuldu ülkemizde. Oysa ithal gelen ürünlerden çok daha kalitelileri artık ülkemizde yerli olarak imal ediliyor. 4. Sanayi Devrimi yaklaşırken ülkeler artık yol haritalarını ticari, kültür, rekabet gücü ve potansiyellerine göre şekillendiriyorlar. Süreç içerisinde sadece üretim yetmiyor. İnsan, toplum, kültürel ve ticari iş birliği modelleri de bu sürecin en önemli paydaşlarından. Bu yönden ülkemizdeki ilgili meslek kurum ve kuruluşları, bakanlıklarımız stratejilerini ortaya koyan firmaların hedef ve politikalarında önlerini açmaları gerektiğini düşünüyorum.”

Yeni dönemde yeni ürünler veya yenilikler olup olmadığı sorumuzu ise şu şekilde yanıtladı Mahmut Bey: “Tüm dünyada dijitalleşme son hızla devam etmektedir. Biz de gelecek dönemlerde ürünlerimizin bu sürece entegrasyonuyla ilgili çalışmalarımızı şimdiden yapıyoruz. Ürünlerimizi ekonomik ilerlemeyi besleyerek, kalite ve memnuniyet yönünden kullanıcıları tatmin eden sürekli gelişim merkezli bir yapıda üretmeyi planlıyoruz. Kendi alanımızda ülkemizde üretilmeyen ürünleri üreterek kronik pazar şikayetlerini farklı ürünlerle aşmak istiyoruz.

Üreticinin üzerindeki bürokrasi, mevzuat ve vergi kamburu ağırlaşıyor

Ülkedeki sanayi altyapısı ve üreticilerin yaşadığı zorluklara da değinen Mahmut Bey, sözlerini şu şekilde noktaladı: “Türkiye her alanda güçlü bir sanayi altyapısına sahiptir. İhracattaki ürün çeşitliliğimiz, KOBİ’lerin üretim esnekliği, yeniliklere uyum ve adaptasyon kabiliyetimiz ve güçlü beşerî alt yapımızla güçlü bir sanayi ülkesiyiz. Ancak üreticimizin üzerindeki bürokrasi, mevzuat ve vergi kamburu gittikçe ağırlaşmaktadır. Reel ticari kurallarla bürokrasimiz ve vergi mevzuatı arasındaki farklılık artmaktadır. Bu konuda devletimizin bir an önce ticari ahlakı tesis etmesi gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’nin rekabet gücünü artıracak, ekonomik ve teknolojik bağımsızlığımızı temin edecek kritik kararların bir an önce alınması gerekir.”

Trendler

Exit mobile version