Connect with us

Yangın Söndürme ve Analog Fitingsler

Kömür konveyörlerinde yangın söndürme sistemi

Yayın Tarihi:

on

Günümüz teknolojisinde maden ocaklarında, demir ve çelik fabrikalarında, termik santrallerde, cevher, kömür, sinter gibi malzemelerin harekete geçirilip bir yerden diğer yere taşınmasında konveyörler kullanılmaktadır. En yaygın kullanılan konveyör tipleri ise bant tipi konveyörler ve boru tipi konveyörlerdir.

Yangın ihtimali, kömür konveyörlerinde oluşabilecek tehlikeli durumların en büyüğünü temsil eder. Olası bir yangın sonucunda, konveyörde ve konveyör üzerinde oluşabilecek mal kaybının yanı sıra, konveyörün işleyişinin aksaması sonucunda tesis genelinde üretim kaybına sebep olacaktır. Doğru şekilde tasarlanmış yangın söndürme ve algılama sistemi, yangını doğru şekilde ve doğru noktada algılayarak yangın söndürme sistemini aktive edecek ve olası tehlikelerin büyümesini engelleyecektir. 

Konveyör üzerinde yangınlar genelde iki koşuldan ötürü meydana gelir. Bu koşullardan ilki, konveyör bandının, taşıma esnasında devamlı olarak sürtünmeye maruz kalması ve bu sürtünme ile oluşan yüksek ısı sonucunda yanmaya başlamasıdır. Sürtünmenin oluştuğu nokta genelde konveyör hattı boyunca bulunan ve bandın ilerlemesini sağlayan silindir kasnaklardır. Konveyör bandı genellikle yangına dayanıklı bir malzeme olmadığından, normal çalışma esnasındaki sürtünme değerinin çeşitli sebepler sonucu artması durumunda bant çok hızlı bir şekilde ısınarak tutuşmaya başlayabilir.

İkinci koşul ise, konveyör bandı üzerinde bulunan kömür kaynaklı yangınlardır. Kömür, kendi kendine ısınma özelliği olan bir maddedir ve ortamda bulunan oksijen, nem, ısı, basınç gibi unsurlar kömürün sıcaklığının artmasını tetikleyebilir ve kömür bu durumda içten içe yanma durumuna başlayacak kadar ısınabilir. Ayrıca, kömürün konveyör hattına aktarıldığı transfer noktalarında, normalde soğutulmuş olması gereken fakat konveyöre kızgın kor halinde giren kömür parçaları olabilir. Bu tür kömür parçaları bant üzerinde ilerlerken ya soğumaya devam eder ya da bant üzerinde bulunan diğer kömür parçalarıyla veya bandın kendisiyle etkileşime girerek yangının başlamasına sebebiyet verir.

Kömür konveyörleri üzerinde çıkabilecek yangını söndürmek için tasarlanacak sisteme uluslararası standartlara göre karar verilmesi gerekmektedir.  NFPA 850’ye göre kömür taşıyan konveyörler için otomatik sprinkler sistemi veya su sprey sistemi ile yangın söndürme sistemi tasarlanmalıdır. Şayet su sprey sistemi tasarlanacaksa, sistem tasarımı NFPA 15’e göre yapılması gerekmektedir.  Genel olarak bahsi geçen kurallar aşağıdaki şekilde bir söndürme sürecine atıfta bulunurlar.

• NFPA 15’e göre sprey nozulların atım eğrileri, konveyör bantının alt ve üst yüzey alanlarını, yanıcı malzemelerin bulunduğu konveyör yüzeylerini, konveyör bantının desteklendiği çelik yüzeyleri kapsamalı ve uygulama oranı en az 0.25 gpm/ft² (10,2 lpm/m²) olmalıdır.

• FM Global 7-11 para.2.3.3.3’e göre yangın riski yüksek olan veya şiddetli kayıplar oluşturacak konveyörlerde hızlı tepki veya daha geniş alanda soğutma gerekiyorsa baskın su sprey sistemi kurulmalıdır. Baskın su sprey sisteminin tasarımında konveyörün tüm alanı için 0.25 gpm/ft² (10,2 lpm/m²) debi miktarı uygulanmalıdır.

FM Global 7-11 Tablo 4.2.1’e göre eğimi 10º‘nin altında olan konveyörler için açılacak sprinkler adedi 10 adet, eğimi 10º ve üzerinde olan konveyörler için açılacak olan sprinkler adedi 15 adet olacak şekilde hidrolik hesap yapılmalıdır. FM Global’e göre her bir sprinklerden minimum 25 gpm (95 lpm) debi alınması gerekmektedir. 


Sistem boyunca bahsi geçen su miktarının integrasyonu ile bulunacak olan su miktarı, sistemin genel su ihtiyacını belirlemektedir. Bu hesaplama yöntemini sprinkler yada nozul tabanlı hesaplama yöntemi olarak adlandıracak olursak; bu hesaplama yöntemi ile bulunan su miktarı, alan tabanlı hesaplama yöntemi ile bulunan su miktarından fazla olması gerekmektedir. Burada hesaplanan her iki su miktarının eşitlenmesi esas mühendislik problemini oluşturmaktadır. Yukarıda tabloda verilen değerlerin uzun yıllar yapılan test ve deneylerin sonucu olduğu gerçeği göz önünde bulundurulacak olursa, hesaplanan su miktarı bu değerlere yaklaştırılabildiği müddetçe sistem optimize şekilde çalışacaktır. Çünkü ideal söndürme miktarları olan tablo değerlerinden daha fazla debide su tüketilmesi sistemin doğru tasarlanamadığını gösterecektir.

Bahsi geçen tüm hesaplama yöntemleri kuramsal olup pratik hesaplama çözümleri uluslararası bağımsız denetim kurumları tarafınca onaylanmış hidrolik hesap programları ile yukarıdaki hesaplar yinelenerek uygunluğu kontrol edilmelidir.  Konveyörlerin kullanım amaçları gereği alt ve üst noktaları arasında önemli yükselti farkları olabilir.

Bu da sistem sonlarındaki sprinkler ya da nozulların gerekenden yada hesaplanandan daha fazla su boşaltmalarına sebep olabilir. Bunun da nedeni sprinkler ya da nozuldan boşaltılacak su miktarının basıncın karekökü ile doğru orantılı olmasıdır. Bu basınçtan kaynaklanan debi farklılıkları sistemleri kararsız hale getirmektedir. Bundan kaçınmak için baskın sistem tasarımında, konveyör belirli mesafelerle bölümlere ayrılmalı ve basınç dengesi sağlayabilmek için basınç düzenlemeli baskın vanalar kullanılmalıdır. Öte yandan ıslak alarm vanalarının sadece bir alarm vanası olduğu göz önünde bulundurularak yapılan hidrolik hesaplar ile birlikte uygun sprinkler sistemi bölümlendirmesi yapılmalıdır.

Konveyörler üzerine kurulan yangın söndürme sistemleri, ancak doğru tasarlanmış yangın algılama sistemleri ile birlikte düzgün çalışabilmektedir. NFPA ve FM standartlarına göre, yangın algılama sistemi ile konveyör mekanizması arasında bir bağlantı sağlanmalı, yangın algılama sistemi tarafından yangın algılandıktan sonra konveyör mekanizmasının durdurulması gerekmektedir. Şayet baskın vanalı su sprey sistemi tasarımı yapıldı ise, baskın vananın aktivasyonu yangın algılama sistemi tarafından yapılması gerekmektedir. Standartlara ve yönetmeliklere göre tasarlanan bir yangın söndürme ve algılama sistemi ile konveyör üzerinde çıkan bir yangının büyümeden engellenmesi sağlanabilmektedir. Yangın algılama sistemleri olarak konuyu ele alırsak;  Yangın, konveyör hattı üzerinde herhangi bir noktada başlayabilir ve konveyör bandı hareket etmeye devam ettikçe, hat üzerinde başlayan yangın da bantla beraber taşınır. Hareketten oluşan ve/veya dış ortamdan gelen rüzgarın etkisi de yangının yayılarak kısa sürede büyümesine sebebiyet verebilir.

Bu tür durumlar da dikkate alınarak kurulacak algılama sisteminin, olabilecek en kötü durum senaryosunda bile görevini eksiksiz bir şekilde yerine getirmesi hedeflenmelidir. Algılama sistemi yangını sorunsuz bir şekilde ve hızlıca algılamalı, yangın kaynağı konveyör üzerinde hangi noktada olursa olsun derhal konveyör hareketinin durdurulması ve söndürme işleminin başlatılması için gereken tetiklemeleri yapmalı, işitsel ve görsel uyarı cihazlarını aktifleştirerek gerekli uyarıları vermelidir.

Kömür konveyör hattı üzerinde yapılacak olarak algılamanın tipi ve cihazların seçimi, kurulacak sistemin tasarımı ile ilgili yapılacak ilk adımdır. Algılayıcı dedektörlerin seçimi yapılırken dikkat edilecek dört temel unsur vardır:

• Algılamanın türü

• Algılamanın doğruluğu

• Algılamanın hızı

• Dedektörün, ortam koşullarında sağlıklı çalışabilmesi

Konveyör bantlarının fiziksel özellikleri ve uzunluklarından dolayı algılama, çoğunlukla lineer ısı dedektörleriyle yapılmaktadır. Bu tür dedektörler, belirli bir güzergah (konveyör bandı) boyunca devam eden kablo tipi sensörlerdir ve çelik telli ve fiber optik kablolu olarak iki temel kategoriye ayrılırlar. Çelik telli lineer ısı dedektörleri, dış çevresinde yalıtkan madde ile yalıtılmış iki iletken tel bulunan ve belirli bir sıcaklık değerinde yalıtkan maddenin erimesi sonucu iletkenlerin birbirine değerek kısa devre durumu oluşturan sensör kablolarıdır. Bu tür dedektörler, maliyet ve kurulum kolaylığı açısından oldukça avantajlıdır fakat algılamanın yavaş olması ve uzun mesafeli konveyörlerde algılamanın noktasal olarak yapılamaması sebebiyle öncelikli olarak tercih edilmez.

Fiber optik lineer ısı dedektörlerinin çalışma yapısı çelik telli dedektöre göre çok farklıdır. Özel bir fiber optik kablo ve kontrol ünitesinden oluşan bu dedektörün çalışma prensibi, fiber optik kablo üzerinden geçen ışığın, sıcaklık değişimlerine göre karakteristiğinin değişmesidir. Sensör kablolarının bağlı olduğu kontrol ünitesi üzerinden yapılan konfigürasyon ile tek bir sensör kablo yüzlerce farklı bölgeye ayrılabilir.

Böylece algılama noktası çok hassas bir şekilde belirlenerek gerekli aktivasyonların bütün konveyör boyunca değil, bölgesel olarak yapılması sağlanır. Fiber optik lineer ısı dedektörlerin en büyük avantajlarından biri de, algılama parametrelerinin kullanıcı isteğine göre ayarlanabilmesi ve çelik telli lineer ısı dedektörlerine oranla algılamanın çok daha hızlı olmasıdır. Algılama sisteminin detaylı olarak izlenmesi gerektiği durumlarda, bilgisayar ekranı üzerinden grafik arayüzü ile sensör kablo üzerindeki sıcaklık değişimleri anlık olarak takip edilebilir.

Kömür konveyörlerinde sıklıkla birincil algılama elemanı olarak kullanılan lineer ısı dedektörleri ile beraber, gerekli görülen durumlarda alev dedektörleri de kullanılmaktadır. Özellikle transfer noktaları gibi, kömürün konveyöre giriş/çıkışının yapıldığı ve ekipman çeşitliliği/yoğunluğu bulunan noktalarda alev dedektörlerinin kullanımı, hızlı ve etkili olarak ilave koruma sağlayabilir.  Isı enerjisini kızılötesi ve/veya morötesi ışık spektrumunda inceleyerek algılama yapan alev dedektörlerinin seçimi ve yerleşimi, konumlandırılacağı bölgenin fiziksel ortam koşullarına ve üreticinin belirttiği teknik özelliklere göre yapılmalıdır. Son yıllarda CCTV teknolojisinde atılan büyük adımlar, yangın algılama sistemlerinde dedektör olarak kameraların kullanılmasına olanak tanımıştır. Her geçen gün gelişen teknoloji sayesinde kameraların bir yangın algılama elemanı olarak kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. Kömür konveyörleri gibi güvenliğin en üst seviyede olması gereken bölgelerde bu teknoloji, doğru kullanıldığı takdirde çok etkili bir çözüm olabilir.

Gözetleme sistemi olarak kullanım halinde olan CCTV sistemine bağlı kameralar, ufak yazılımsal ve donanımsal ilavelerle, birincil işlevini yitirmeden yangın algılama sistemi dedektörlerine dönüşebilir.  Termal görüntüleme ile ısı ve duman algılaması yapabilen bu kameralar aynı anda hem gözetleme, hem de algılama sisteminin bir parçası olabilir ve sisteme gelen bir yangın alarmı durumunda kameranın verdiği görüntü incelenerek, olay yerine gitmeden yangının gerçek olup olmadığı tespit edilebilir. Kömür konveyörlerinde kurulacak olan yangın algılama sistemi ekipmanlarının, konveyörün çevresel şartlara ve  tehlikeli bölgelerde kullanımla ilgili koruma sınıflarına uygun seçilmesi ve tesisatın da bu sınıflara uygun olacak şekilde yapılması, sistem cihazlarının sağlıklı olarak çalışmaya devam edebilmesi açısından son derece önemlidir.

Yangın algılama sistemi anlık olarak ihtiyaç duyulan bir sistem olduğundan, sistemin işleyişini kontrol etme amaçlı, işletme yetkilileri tarafından yapılacak olan haftalık ve aylık kontroller, tesisin korunmasındaki sürekliliği belirleyecek, yıllık periyodik bakımların eksiksiz ve gecikmesiz olarak yaptırılması sonucunda sistem seneler boyunca ilk günkü performansından ödün vermeden çalışmaya devam edecektir.

Kaynaklar:

Sercan Özkan – Mekanik Grubu Proje Müdürü / Emo Ayvaz Yangın Sistemleri

Hüseyin Karabacak – Satış ve Proje Mühendisi / Emo Ayvaz Yangın Sistemleri

Güvenç Apaydın – Proje Mühendisi / Emo Ayvaz Yangın Sistemleri

 

Türkiye endüstrisine, alana özel, spesifik yayınlar üreten MONETA Tanıtım’ın sektörel dergilerinin ve web portallarının editörlüğünü yapmaktayım. Yeni nesil, dinamik yayıncılık anlayışıyla, dijital ve basılı mecralarda içerik geliştirmek için çalışmaktayız.

Yangın Söndürme ve Analog Fitingsler

Duyar Vana’dan yeni bir ilk: UL Listeli Riser Manifold, FM onayı da aldı

Yayın Tarihi:

on

Yazar:

Duyar Vana yeni bir ilke imza attı ve Riser Manifold ürünü için FM onayı aldı.

Duyar Vana, yerli üretimin gücü sloganıyla gerçekleştirdiği yatırımlara tüm hızıyla devam ediyor. Kompakt yapısı, montaj süresi ve  daha düşük operasyon maliyeti ile tesisat uygulamalarında üst düzeyde katmadeğer sağlayan Kolay Kurulum Kiti (Riser Manifold) UL belgelendirme sürecinin ardından FM onay sürecinide başarıyla tamamlayarak FM belgesini almaya hak kazanmıştır.

Duyar Vana A.Ş. Ar-Ge Direktörü Yakup Ege, konuya ilişkin şu açıklamayı yaptı: “Riser Manifold kompakt ve kolay kurulum için dizayn edilmiş yenilikçi bir ürün. Daha önce UL belgesini aldığımız ürünümüzün ve FM belgelendirme sürecinide tamamlamış bulunuyoruz. Emek veren herkese teşekkür ederiz.”

Riser Manifold (Kolay Kurulum Ünitesi) nedir?

Duyar kolay kurulum ünitesi, sulu söndürme sistemlerinde, kurulum işlemlerini hızlandırmak amacıyla NFPA gereksinimlerine uygun olarak dizayn edilmiştir. Yangın durumunda tesisatta meydana gelen akış sebebiyle akış anahtarı bir sinyal üretir ve kontrol panosuna veya elektriksel gonga sinyali göndererek yangının hangi katta, zonda veya branşmanda meydana geldiği tespit edilir. Üzerindeki test ve drenaj vanasının sahip olduğu orifis sayesinde sprinkler sistemi anında test edilebilir ve tesisat boşaltılabilir. Kolay kurulum ünitesi akış anahtarı, 3 yollu manometre konrol vanası, manometre ve uygun test ve drenaj vanasından meydana gelir.

Devamını Oku

Yangın Söndürme ve Analog Fitingsler

Yüksek yapılar ve yangın

Yayın Tarihi:

on

Çevrenin en yüksek noktasına çıkarak aşağıda karınca gibi dolaşan insanları seyretmek veya kendimizi gökyüzünün derinliklerinde hissetmek, bizlerde bir mutluluk, bir rahatlama hali yaratır. Lunaparktaki döner dolabın en üst noktasına erişince sizi kaplayan çocuksu sevinci unutamazsınız. Dünyanın ve ülkesinin en yüksek yapısını yaptırmak, toplumları yöneten hükümdarların daima zenginlik ve kudret gösterisi olmuştur. Yükseğe karşı duyulan bu tutku, tarih boyunca insanların teknik olanaklarını zorlamalarına sebep olagelmiştir.

 Halkını inleterek kendisine 147 metre yükseklikte bir mezar yaptıran eski Mısır Firavunu Keops’u, insanlığa yararlı hizmetleri için değil, büyük ehramının* 4000 yıl süreyle insan yapısı en yüksek eser olması nedeniyle tanırız. 1548 yılında İngiltere’de inşa edilen Linkoln Katedralinin merkez kulesini 160 metreye ulaştırarak Yaratıcıya daha fazla yaklaşabilme arzusu, o günün bütün teknolojik olanaklarının zorlanması sonucu yapılabilmiş ancak yapımından kısa bir süre sonra esen bir fırtınada yıkılmıştır. 1884 yılında tamamlanan ABD’nin Kolombiya eyaletindeki 169 metrelik Washington Abidesi, insanları tekrar en yükseğini yapma yarışına itmiştir. Bundan 4 yıl sonra ise Paris’in Eyfel Kulesi 300 metreye erişerek en yüksek yapı unvanını almış ve New York şehrinde 381 metre yükseklikte inşa edilen Empire State binasının tamamlandığı 1931 yılına kadar da muhafaza etmiştir. 26 Eylül 1972 yılında tamamlanan New York’taki Dünya Ticaret Merkezi ikiz blokları 412 metre yükseklikle rekoru eline geçirmiştir (sonu trajik olsada) … ve bu tuhaf yarış hâlâ devam etmekte.

İnsanın daha yükseği yapabilmek tutkusunu, bir mezar veya anıt gibi maddi yararlılığı olmayan yatırımlarla tatmin etmesi bir hastalık olarak insanın içinde hep var olmuştur.

Gökdelen adını verdiğimiz bu yapıların başını alıp gitmesini sağlayan iki temel etmen 19. yüzyılın başlarında geliştirildi. Birincisi, Bessemer çelik üretim yöntemindeki gelişimle yüksek mukavemetli çelik elemanların ekonomik olarak temin edilebilmesi. İkincisi ise, insan taşıyan düşey ulaşım araçlarının (asansör) keşfidir. Bu iki yenilikten yararlanarak yüksek bina mimarisine yeni bir boyut kazandıran kişi mimari eğitim görmeyen mühendis William Le Baron Jenney, çelik yapı iskeletini 1880 yılında ilk defa düşünmüş ve uygulamıştır.

Bir an için; içerisinde 17.000 kişinin çalıştığı, ilaveten her gün 250.000 kişinin iş takibi için ziyaret ettiği, 18 yürüyen merdiven ve 65 asansörün katlar arası koşuşturduğu, tepesine helikopterin konup kalktığı, dakikada 10 ton su harcanan, takriben 10.000 ev için yeterli elektrik ve telefon hizmetini kapsayan donatım ve servislere sahip bir hacmin sadece 5 dönümlük bir arsa üzerinde kurulduğunu düşünün! İnsana imkânsız gibi gelen bu başarı, cadde kotundan 250 metre yükseklikte olan New York şehrinde 1963 yılında tamamlanan 59 katlı Pan-Am (şimdiki adı MetLife) binasında sağlanmıştır.

Günümüz teknolojisi, içinden zekâ fışkıran yaramaz bir çocuğa benziyor. Onu, yeteneklerini insanlığa yararlı yolda kullanması için, kontrol altında tutmaz, başıboş bırakırsak, düzeltilmesi imkânsız sorunlarla karşılaşırız. Bugün karşılaştığımız sorunlar gibi…

1967 yılında Belçika’daki bir gökdelende meydana gelen yangında 300 kişi öldükten sonra dünya bu yüksek yapılara çok daha farklı bir gözle bakar oldu. Plansız, başıbozuk bir tutumla yapılan yüksek katlı binalar bulundukları şehirleri çözümsüz sorunlarla dolu bir kısırdöngü içerisine iterler. Komşu binaların güneşini örten, televizyon yayınlarını bozan, trafik ve park sorunları yaratan, su, elektrik, doğalgaz, telefon ve kanalizasyon gibi altyapı hizmetlerindeki dağıtım dengesini bozan, bir yangın halinde binlerce insanın ölümüne sebep olan gökdelenlerle dolu bir şehir haline gelmek, plansız şehirleşmenin ürkütücü sonuçlarıdır.

Bu uzun analizden sonra yavaş yavaş esas konumuza dönelim; insanoğlunun bu amansız ilerleyişi yine biz insanoğlunu alışık olmadığı şartlar içerisine atmakta. Dağ gibi görünen sorunları çözmek de yine insanoğluna kalıyor. Bu sorunlardan biri bu denli yüksek katlı bir binayı yangından korumak. Bu iş için kullanılan ürünlerden bir tanesi Sprinkler denen Yangın Yağmurlama Başlıkları. Bu elemanlar bir yangın esnasında insan müdahalesine gerek kalmaksızın kendiliğinden devreye girip yangın baskılayan sistemlerdir. Bir nevi ortamı göle çevirip bir kaosun ortaya çıkmasını önlerler. Ne de olsa insan canından daha kıymetli bir şey yok, bugünlerde dünyayı adeta kasıp kavuran Covid-19 olayında olduğu gibi. Gerçi bu virüs terör örgütlerinin silahından çıkan ama hiçbir zaman elit tabakaya ulaşmayan türden bir şey olsaydı hiç kimsenin umurunda olmazdı. Bunu nereden mi biliyoruz? Son 10 yılda sadece Somali, Suriye ve Irak’ta milyonlarca masum insan mermiler ve bombalarla öldü ve bu dünyanın umurunda bile olmadı…

Şimdi 50. kattaki ofisinde oturan bir kişi biraz da yönetmelikler sayesinde yangına karşı daha güvenli durumda. Ama insan işte hiç rahat duru mu? Durmaz. O 50. kattaki kişi başını kaldırıp tavana baktığı zaman gördüğü Yangın yağmurlama Başlığı “göz zevkimi bozuyor!” dediği an işler yeniden değişti. Yangın Yağmurlama Başlıkları tavana bir şekilde gizlendi, adına da Gizli Tip Yangın yağmurlama Başlığı dendi. Artık sadece yangın anında yeterli sıcaklığı algıladığı an yine insan müdahalesi olmadan devreye girip yangını baskılayacak. Bu sayede insanlar çok daha mutlu.

Sorun bizim için yine bitmedi. Çünkü yüksek katlı binaları yapıp karşılaştığı her sorun karşısında yönetmelikler oluşturup güncelleyen ülkeler, her sorunu çözecek diğer ürünleri de yine kendi sanayisinde geliştirip üretiyor ve biz gibi ülkelerde ilginç bir hayranlıkla onları izliyorduk. Ta ki bir yere kadar… Artık tüm Yangın yağmurlama ürünleri Duyar tarafından %100 yerli imkânlarla üretiliyor.

 Gizli Tip Yangın Yağmurlama Başlıklarını üretirken ürünü tavanda gizleyen kapağı Yağmurlama Başlığı yuvasına bağlayan lehim malzemesinin Türkiye’de yerli sertifikalı üreticisi olmadığı için biz bu bağlantıyı hali hazırda ürettiğimiz sertifikalı cam tüplerle yaptık.

Peki mutlu muyuz? Tabii ki, ama o da bir yere kadar. Bu mutluluk hevesini kursağımızda bırakan ise elin yabancısı değil. Bunu yapan yurdumuzun %100 yerli ve milli insanları. Sordukları Nobellik soru şu; ben bu ürünü neyle kıyaslayacağım?  Hem kendi iç sohbetlerimizde ülke olarak neden farklı ve yepyeni bir şey yapamıyoruz diye hayıflanırız hem de yapıldığı zaman 40 dereden su getirtiyoruz. Ürün yerli mi? Yerli. Çalışıyor mu? Çalışıyor. Patenti var mı? Var. Bir şeyleri kendi insanımıza anlatamıyor olmak biraz acı, biraz diyorum çünkü bu ilelebet böyle gitmeyecek. Covid-19 gösterdi ki kendi kendine yeten ülkeler yeni dünya düzeninde apayrı bir ayrıcalığa sahip olacak. Bunu zamanla tüm dünya daha iyi anlayacak. 

 Konunun başından itibaren yüksek katlı binalara değindik, ancak Yangın Yağmurlama Başlıkları sadece yüksek katlı binalarda değil çok daha farklı alanlarda da kullanılır. Yönetmeliğe göre şöyle;

  Yapı yüksekliği 30.50’den fazla olan konut haricindeki bütün binalarda

  •  Yapı yüksekliği 51.50 metreyi ya da 17 katı geçen konutlar
  •  Araç sayısı 20’den fazla olan veya birden fazla bodrum katı kullanan otoparklar
  •  Birden fazla katlı yatak sayısı (oda sayısı 100) 200’ü geçen otel, pansiyon ve misafirhaneler
  •  Toplam kullanım alanı 2000 m2’nin üzerinde olan katlı mağazalar
  •  Toplam kullanım alanı 1000m2‘den fazla olan alevlenici parlayıcı madde içeren veya üretilen yapılarda sprinkler tesisatını tasarlamak ve uygulamak zorunludur.

Şunu unutmamak lazım, her yönetmelik ve standart asgari şartları belirler. Yani eğer kişi isterse 50 metre yüksekliğindeki binasında da Yangın Yağmurlama Sistemini kullanabilir, kimse neden bu sistemi kurdun demez.

Yangından korunmak için olmazsa olmazlardan Yangın Mekanik Tesisatı ile beraber şu konulara da dikkat edilmeli; Kaçış yolu sayısı ve genişliği, yangın güvenlik holü, korunumlu iç kaçış koridorları ve geçitler, kaçış merdivenleri, kaçış yolu kapıları, kaçış merdiveni havalandırması, yapı malzemelerinin dayanımı, kablo dayanımı, yangın kompartmanları, yangın duvarları gibi daha birçok konu mevcut…

Duyar; yangın pompası, alarm vanası, kolay kurulum ünitesi ve yangın yağmurlama başlığı dahil birçok yangın ürününü %100 yerli olarak Türkiye’de üretmekte. Ürettiğimiz her ürünün ulusal veya uluslararası standart uygunluk belgesi mevcut, genellikle her ikisi birden… 

Kurduğunuz yangın tesisatına hiçbir zaman ihtiyaç duymamanız dileği ile, çünkü o sizin bir kaza anında açılacak hava yastığınız…

Bu yazıyı okuyanlar görüş ve önerilerini bilal.aydemir@duyarvana.com.tr adresinden paylaşabilirler, şimdiden bu nezaketiniz için teşekkürler.

 Kaynaklar

  1. Bircivan. Y. Y., YANGIN SÖNDÜRME SİS. KUL. SPR. A. VE S. M., Gazi Üni., Ankara, 2013
  2. Urgulay. M., DİKİNE ŞEHİRLER G., Bilim ve Teknik D., Ankara, 04-1973

Devamını Oku

Yangın Söndürme ve Analog Fitingsler

Yangın sektöründe Mas Grup çözümleri

Yayın Tarihi:

on

Yazar:

 

Mas Grup, yangın söndürme pompa gruplarında öncü bir firma olarak, sektörde geliştirdiği geniş ürün yelpazesi, kalite ve yenilikleri ile her geçen yıl yerini sağlamlaştırmakta, dünyanın birçok ülkesine bu ürünlerin ihracatını gerçekleştirmektedir.

 

Konu hakkında bilgi veren Bölge Satış Yöneticisi Ezgi Baba “Şirketimiz sertifikalı yangın grupları olan UL-FM, NFPA 20 ‘ye uygun ürünleri ile yurt içi ve yurtdışı pazarlarda yıllardır devam eden ciddi bir başarıya imza atılmıştır. 2000 yılında Türkiye ’de ilk defa üretilen NFPA 20 standardını karşılayan pompa grupları üretiminin ardından, 2009 yılında yine Türkiye’de ilk defa UL -FM sertifikasını alan ilk firma olma unvanını kazandık.

Konut, AVM gibi bina sektörü uygulamalarının yanı sıra Endüstriyel tesislerde de geniş bir kullanım alanı olan yangın gruplarımız ihtiyaca göre şekillenmektedir. Kullanım alanına bağlı olarak jeneratör grupları ile desteklenmeyen elektrik şebekelerinde her türlü güvenlik riskine karşı birçok özellikle donatılmış kontrol panolarımız ve dizel motorlu gruplarımız sayesinde şebekenin güç iletimi kesilse dahi yangına direk ve ani müdahale mümkün olmaktadır. Sistemde jeneratör gibi alternatif enerji kaynağı bulunan yerlerde ise transfer panoları ile kesintisiz güvenlik sağlanmaktadır.

 

Standartlar aslında yangın durumunda pompa gruplarının hareket tarzını ve haiz olması gereken özellikleri tanımlar. Örnek vermek gerekirse, NFPA 20 standında geçen %150 debi kuralı, aslında bir yangın pompasının acil durum anında öngörülenin üstünde su ihtiyacı oluştuğunda basınç kaybetmeksizin hizmete devam etmesini, bu gerçekleştirilirken de yedek pompaya ihtiyaç kalmamasını tanımlar.  %140 basınç kuralı ise düşük su ihtiyacı olduğunda yangın pompasının basınçlı sistemlerde ek bir yük oluşturmadan basıncın belli bir değerin üzerine çıkmamasını sağlayarak, iletim hatlarının güvenliğini korur.

Buradan hareket ederek bir yangın pompasında bulunması gereken en temel özellikler, hidrolik olarak yatay bir performans eğrisine sahip olması, güvenilir ve kanıtlanmış bir tasarımının olması, içeriğinde kullanılan malzemelerin uzun bekleme sürelerinde korozyon pas gibi yıpratıcı etkenlere en üst düzeyde dayanım sağlaması, sıkışma, kilitlenme gibi problemlere karşı direncinin yüksek olmasıdır. Sistemdeki basınç dalgalanmalarına karşı hidrostatik olarak en yüksek kriterlerde test edilmiş olması yangın pompa gruplarının acil durum anında başarı ile hizmet vermesini sağlayacaktır.

Ürün gamımızda UL ve FM sertifikasına haiz YNM (uçtan emişli), yüksek debilerde YPSP (çift emişli) pompaları bulunmaktadır. Bu yangın pompaları son derece titizlikle üretilmekle birlikte yüksek kaliteli ve tamamen yangın standartlarına uygun üretilmiş dizel ve elektrik motorları ve kontrol pano grupları ile desteklenmektedir.

Standarda uygun su hızları için doğru seçilmiş çaplar ve üstün kalitede üretilmiş vana, redüksiyon gibi tesisat elemanlarının yanı sıra basınç anahtarları, manometre gibi kontrol ekipmanları ile donatılmış NFPA 20 ye uygun yangın gruplarının yanı sıra, kollektör ve tüm bağlantıları yapılmış çalışmaya hazır konumda üretilen yangın hidroforları ile ürün gamımız tamamlanmaktadır” dedi.

1977 yılında kurulan Mas Grup, günümüzde biri Tuzla, diğeri Düzce ‘de bulunan iki modern üretim tesisi ile akışkan transferinde kullanılan pompa sistemleri üretmekte ve dünyanın 50 ‘den fazla ülkesine ihracat yapmaktadır.

   

Devamını Oku

Trendler

Pompa Vana ve Sistemleri Dergisi - Pump Valve and Systems Magazine sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et